Paris'ten 17 bin kilometre uzaklıkta, Pasifik'teki Yeni Kaledonya adaları, 1980'lerden beri görülmeyen bir şiddet dalgasıyla sarsılıyor. Fransa'nın, Yeni Kaledonya'ya yeni yerleşimcilerin yerel seçimlerde oy kullanmasına olanak tanıyan anayasa değişikliğini onaylaması, yerli Kanak halkının büyük tepkisine neden oldu.
Fransa, isyancıların protesto düzenlemek için TikTok kullandığını iddia ederek Çin sosyal medyasına erişimi engelledi. Çatışmalarda 2'si jandarma, 3'ü yerli Kanak olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti. Olayların ardından Fransa, 16 Mayıs'tan itibaren en az 12 gün süreyle olağanüstü hal ilan ederek, uluslararası uçuşları askıya aldı ve sokağa çıkma yasağı uyguladı.
Protestoların devam etmesi üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "halk ile dayanışmak" ve "cumhuriyet düzeninin geri gelmesini sağlayan silahlı kuvvetlere teşekkür etmek" müzakereye ihtiyaç duyulduğunu itiraf etti. Macron, durumu bir ay içinde gözden geçireceğini söyledi.
19. yüzyılda Fransa tarafından sömürgeleştirilen Yeni Kaledonya, Güneybatı Pasifik Okyanusu'nda stratejik öneme sahip. Ada, dünyanın en büyük üçüncü nikel rezervlerine sahip ve bu nedenle özellikle elektrikli araç üretimi için hayati önem taşıyor.
Kanak halkı, 1975'ten itibaren bağımsızlık talepleriyle protestolar başlattı. 1998 Noumea Anlaşması ile Yeni Kaledonya özel bir statü kazandı. Ancak son yıllarda yapılan üç bağımsızlık referandumunda "hayır" oyu çıktı. Fransa'nın son referandumları, 30 yıldan fazla süren barışçıl dekolonizasyon sürecine zarar verdi. Kanaklar, yerel seçimlerde 1998'den önce Yeni Kaledonya'da yaşayanların ve çocuklarının oy kullanma hakkını koruyan düzenlemelere rağmen, anayasa değişikliği ile bu hakkın yeni yerleşimcilere de verilmesine tepki gösteriyor.
Son yıllarda, Fransa'nın eski sömürgelerinde, özellikle Afrika'da, sömürgeci politikaların devam ettiği düşüncesiyle protestolar arttı. Bu ülkeler, yaşadıkları yoksulluk ve geri kalmışlığın, Fransa'nın eski sömürgecilik ve neo-kolonyal politikalarından kaynaklandığını savunuyor. Örneğin, Afrika frangı (CFA) gibi uygulamalar, Fransa'nın Afrika ekonomileri üzerindeki etkisini sürdürdüğünün göstergesi olarak eleştiriliyor.