Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hasan Basri Bülbül, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) üzerine yapılan suçlamaların arka planını ve bu durumun Filistinliler ve Batılı devletler için uzun vadeli maliyetlerini ele aldı.
UNRWA, İsrail'in kuruluşu sırasında gerçekleştirilen etnik temizlik faaliyetlerinden dolayı yerinden edilen Filistinlilere yardım etmek amacıyla kurulan Birleşmiş Milletler (BM) ajansıdır. Ajans, 75 yıldır Filistinli mültecilere insani yardım, eğitim, sağlık, barınma, istihdam ve kalkınma gibi hizmetler sunmaktadır. UNRWA, Gazze, Batı Şeria, Ürdün, Lübnan ve Suriye olmak üzere beş bölgede faaliyet göstermektedir. Bu bölgelerde kayıtlı yaklaşık 5 milyon Filistinli mülteci bulunmaktadır. Özellikle Gazze'de yaşayan mülteciler, UNRWA'nın hizmetlerine büyük ölçüde bağımlıdır.
Ancak Batılı devletler, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) İsrail'e karşı verdiği ihtiyati tedbir kararının ardından UNRWA'ya yapılan yardımları askıya aldıklarını açıklamışlardır. İsrail'in, UNRWA çalışanlarının 7 Ekim saldırılarına karıştığı iddiaları, bu kararın temel gerekçesini oluşturmaktadır. UNRWA, bu tür iddialarla ilgili olarak her zaman soruşturma başlatmaktadır, ancak kesilen yardımlar nedeniyle ciddi bir varoluş kriziyle karşı karşıya kalmıştır.
Batılı devletlerin UNRWA fonlarının kesilmesi, Gazze'deki sivil hayatın tamamen çökmesine yol açacak ve açlık, kıtlık ve salgın hastalıkların yayılmasını destekleyecektir. Bu karar, 1948 Soykırım Sözleşmesi'nden kaynaklanan yükümlülüklerin açık bir şekilde ihlalidir.
UAD, geçtiğimiz hafta Gazze'de soykırım riskinin bulunduğunu tespit etmiş ve İsrail'in olumsuz yaşam koşullarını düzeltmek için acil önlemler almasını istemiştir. Ancak Batılı devletler, UAD'nin bu kararına rağmen UNRWA fonlarını askıya alarak, 2 milyon Gazzeliyi soykırım tehdidi altında bırakacak bir adım atmışlardır. Bu durum, tüm ahlaki ve hukuki yükümlülüklerin ihlal edmiş olduğunu göstermektedir.
UNRWA'nın çöküşü, Batılı devletlerin İsrail ile olan işbirliğinin yeni bir örneğidir. Bu işbirliği, Batılı devletlerin İsrail'in İsrail işgali altında yer alan Filistin topraklarında gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini ve etnik temizlik politikalarını görmezden gelmelerine yol açmaktadır. Bu durum, Batılı devletlerin Filistin halkının acılarını ve ihtiyaçlarını göz ardı ettiği anlamına gelmektedir.
Filistinli mültecilere yardım eden UNRWA'nın faaliyetleri, onlarca yıldır Filistin halkının hayatta kalmasını sağlamıştır. Ancak Batılı devletlerin UNRWA'ya yapılan yardımları askıya alması, milyonlarca Filistinli mültecinin insani yardıma erişimini tehlikeye atmaktadır. Bu durum, Filistinli mültecilerin yaşam koşullarının daha da kötüleşmesine ve insani krizin derinleşmesine yol açacaktır.
Batılı devletlerin UNRWA'ya yardım kesme kararının ardında, İsrail'in UNRWA çalışanlarına yönelik saldırı iddiaları bulunmaktadır. Ancak bu iddiaların doğruluğu henüz kanıtlanmamıştır. Bu nedenle, Batılı devletlerin bu iddiaları gerekçe göstererek UNRWA'ya yardımları askıya almaları, adil bir yaklaşım değildir.
UNRWA'nın çöküşü, Filistin halkının acılarını derinleştirecek ve Batılı devletlerin İsrail ile olan suç ortaklığını gözler önüne serecektir. Bu durum, insan hakları ve uluslararası hukuk açısından büyük bir utanç kaynağıdır. Batılı devletlerin, Filistin halkının haklarını ve refahını korumak için adil ve insani bir tutum sergilemeleri gerekmektedir. Aksi takdirde, bu suç ortaklığı sadece daha fazla acı ve zulme yol açacaktır.