Gazeteci Mehmet A. Kancı, İsrail-İran gerilimi sırasında İsrail'in ABD ve G7 ülkelerinden aldığı destekle yarattığı "konforlu mağduriyet" alanını değerlendirdi. Özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve güvenlik kabinesinin sığınaktaki toplantı fotoğrafları, Filistin halkının mağduriyetini göz ardı ederek İsrail'i daha da mağdur gösterme eğilimini ortaya koyuyor.
İsrail komuta kademesi ultra güvenlikli sığınaklarında korunurken, Gazze Şeridi'nin güneyinde yaşayan 2 milyon insan güneşten ve yağmurdan bile korunacak bir damdan yoksun bir şekilde füzelere ve top mermilerine hedef olmaya devam ediyor. ABD ve G7 ülkelerinin bu durumu göz ardı ederek İsrail'in konforlu güvenliğini desteklemesi, Filistin halkının yaşadığı zorlukları daha da derinleştiriyor.
İsrail'in radikal takipçisi hükümet üyelerinin şiddeti tırmandıran söylem ve eylemleri, Kudüs'te Müslümanların kutsal mekanlarına yönelik taciz ve saldırıların artmasına sebep oluyor. İsrail hükümeti ayrıca işgal altındaki topraklarda yerleşim birimlerinin inşası ve paylaştırılması gibi eylemlere de hız vererek gerilimi artırıyor. Bu süreçte İsrail ve ABD, işgalci teröristlerin Batı Şeria'da gerçekleştirdiği eylemlere ve Mescid-i Aksa'ya yönelik siyonist işgallere seyirci kalıyor. Aynı zamanda Gazze'ye yönelik kuşatma da devam ediyor. Ancak ABD ve G7 ülkeleri, Filistin halkının yaşadığı bu zorluklara karşı herhangi bir adım atmıyor.
İsrail'i destekleyen bu uluslararası destek, İsrail'in cesaretini artırıyor ve "konforlu mağduriyet" alanını yaratmasına olanak tanıyor. İsrail, kendisini sürekli bir tehdit altında hissettiğini iddia ederek daha fazla koruma talebinde bulunuyor. Ancak bu talepler, Filistin halkının ihmal edilmesine ve mağduriyetinin artmasına neden oluyor.
İsrail'in "konforlu mağduriyeti"ne örnek olarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve güvenlik kabinesinin sığınaktaki toplantı fotoğrafları gösterilebilir. Bu fotoğraflar, İsrail yöneticilerinin güvenli bir ortamda kararlar alırken, Gazze'deki insanların hayatlarını tehlikeye atan saldırılara maruz kaldığını açıkça ortaya koyuyor.
Filistin halkı, yıllardır işgal altında yaşıyor ve insan hakları ihlalleriyle mücadele ediyor. İsrail'in Filistin topraklarında yerleşim birimleri inşa etmesi, toprakları gasp etmesi ve Filistinlilere ayrımcı politikalar uygulaması, Filistin halkının yaşamını daha da zorlaştırıyor. Bunun yanı sıra Gazze Şeridi'nde devam eden kuşatma ve saldırılar, sivil halkın acı çekmesine ve can kayıplarına yol açıyor.
Uluslararası toplumun, İsrail'in politikalarını eleştirmek ve Filistin halkının haklarını savunmak yerine İsrail'e destek vermesi, çifte standartların göstergesidir. Örneğin, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'nin talep ettiği koruma ve destek, İsrail'e sağlanan koruma ile karşılaştırıldığında çelişkili bir tutumu ortaya koyuyor.
Filistin halkının ihmal edilmesi, çatışma ve gerilimin artmasına neden oluyor. İsrail'in Filistin yanlısı girişimleri engellemesi ve Filistin halkını kaderine terk etmesi, daha büyük bir insani krize ve çatışmalara yol açabilir. Ayrıca, İsrail'in doğrudan İran'ı hedef alacağı bir misilleme saldırısının engellenememesi, bölgede daha fazla istikrarsızlık ve çatışma riskini artırıyor.
Sonuç olarak, İsrail'in "konforlu mağduriyeti" ve Filistin halkının ihmal edilmesi, uluslararası toplumun çifte standartlarını ve İsrail'in politikalarını cesaretlendiren desteklerini göstermektedir. Bu durum, Filistin halkının acılarının derinleşmesine ve bölgedeki gerilimin artmasına yol açmaktadır. Uluslararası toplumun adil ve dengeli bir şekilde hareket etmesi, Filistin halkının haklarını koruması ve barışçıl bir çözüm için çaba sarf etmesi önemlidir.