Atlantic Council'den Stratejik Analist Dr. Richard Outzen, Baykar'ın Türk savaş stratejisine katkılarını detaylandıran bir analiz kaleme aldı. 1986'da kurulan ve insansız hava araçları alanında çalışmalar yaparak bu sektörde öncü olan Baykar, son yıllarda Türk askeri pratiklerine damgasını vurdu.
Baykar'ın amiral gemisi Bayraktar TB2, sahaya sürüldüğü 2016 yılından itibaren altı yıl içinde dünya çapında büyük bir etki yarattı. Bu İHA, Türkiye'nin PKK'ya karşı yürüttüğü operasyonlardan, Libya ve Etiyopya'daki çatışmalara, Azerbaycan'ın topraklarını geri kazanma mücadelesine ve Ukrayna'nın Rus saldırılarına karşı savunmasına kadar birçok alanda kritik roller üstlendi.
Outzen, Baykar'ın ürettiği İHA'ların, Türk askeri doktrininde açıkça görülmesi mümkün olmasa da, pratikte önemli bir değişiklik yarattığını vurguluyor. Bu sistemler, Türk Savunma Sanayii'nin diğer unsurları ile bütünleşerek, sürekli gözetleme ve hassas vuruş kapasitelerini ön plana çıkarıyor.
Baykar, Bayraktar TB2'nin yanı sıra AKINCI, KIZILELMA gibi yeni insansız hava araçları ve KEMANKEŞ gibi mini seyir füzeleri üreterek, Türk savunma sanayiinin envanterini genişletmeye devam ediyor. Şirket, böylelikle Türkiye'nin savunma diplomasisinde ana aktör haline gelirken, aynı zamanda savunma sanayii üzerinden kurulan uluslararası işbirliği ve güven ağlarını da pekiştiriyor.
Baykar'ın küresel savunma sanayiindeki yerini Krupp ve Boeing gibi tarihi örneklerle kıyaslayan Outzen, şirketin Türkiye'nin ekonomik ve jeopolitik geleceğinde oynayabileceği rolün altını çiziyor. Baykar'ın, Türkiye'nin bölgesel ve küresel güç dengelerinde daha belirgin bir rol almasını sağlayacak teknolojik inovasyonlarıyla, uzun vadede önemli bir jeopolitik aktör olma potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor.