Yerel seçimlerden kısa bir süre önce ortaya çıkan, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın satın alınması sürecinde 2019 yılında bir avukatlık bürosundaki çekilen “para sayma” görüntülerine ilişkin 22 kişi hakkında iddianame hazırlanmıştı. Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş, eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile eski Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin’in de olduğu isimlerin Siyasi Partiler Kanunu’nun “kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi” maddesi gereğince 6’şar aydan 1’er yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Özgür Çelik de duruşmayı izledi
Haklarında dava açılan isimlerin TCK 53. maddesine göre, “seçme ve seçilme ehliyeti ile vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun kılma gibi bazı haklardan mahrum bırakılmaları” da istenen davanın ilk duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 59. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. CHP Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin ve Gül Çiftci, İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve İl Kadın Kolları Başkanı Hatice Selli Dursun da duruşmayı izledi.
Kaftancıoğlu, sağlık mazeretiyle katılmadı
Duruşmaya Doğan Kılıç, Ercan Konak, Melih Morsünbül, Can Poyraz, Onur Öksel ve Özgür Nas katıldı. Canan Kaftancıoğlu, sağlık mazereti nedeniyle katılmadı.
Avukat Gözde Fil, yargılamanın durdurulmasını istedi
Kaftancıoğlu, Nas ile Poyraz’ın avukatı Gözde Fil, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) müzekkere yazılmasını talep etti. Para sayma konusuyla ilgili denetim yetkisinin AYM’de olduğu, dolayısıyla oradan bir denetim raporu gelmeden yapılan bu yargılamanın yüksek mahkemeyi çiğnemek anlamına geldiğini belirten Fil, yargılamanın durdurulmasını istedi.
“Hedef gösterildim”
Doğan Kılıç, Ercan Konak, Can Poyraz, Onur Öksel ve Özgür Nas, soruşturma aşamasında verdiği ifadeyi tekrarladığını dile getirdi. O dönemde Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın yardımcısı olduğunu söyleyen Melih Morsünbül, “O tarihlerde Maltepe Belediye Başkanı benim idari amirimdi, özel ricası sonucunda bana teslim edilen parayı söylenen yere teslim ettim. Onun haricinde ne bağış topladım ne bağışta bulundum, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Yasa dışı elde edilen bir görüntü sebebiyle bu mağduriyeti yaşamaktayım, buna sebep olanlardan şikâyetçiyim” dedi.
AYM’den bilirkişi raporu istendi
Mahkeme, beraat taleplerini reddetti. AYM’nin CHP hakkında 2019 yılına ilişkin olarak mali denetim yapılıp yapılmadığı hususunun sorulmasına, yapıldıysa buna ilişkin raporun istenilmesine karar verildi. Ayrıca mahkeme, Serkan Çebi’nin mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadığı için hakkında zorla getirme kararı verdi. Duruşma, 29 Kasım’a ertelendi.
Gül Çiftci: Hukuka aykırı elde edilmiş görüntülerle yargılama yapılamaz
Duruşma sonrası CHP heyeti, adliye önünde açıklama yaptı. Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci, şunları söyledi:
“Maalesef yargının yine siyaset üzerinde maşa olarak kullanıldığı bir yargılama sürecini izledik hep birlikte. Görüntüler, hukuka aykırı elde edilmiş görüntülerdir. Dolayısıyla hukuka aykırı elde edilmiş görüntülerle bir dava, bir iddianame düzenlenemez ve bir yargılama yapılamaz. Gerek Yargıtay’ın gerek Anayasa Mahkemesi’nin gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hukuksuz elde edilen delilin, delil niteliğinde olmadığına ilişkin yerleşik kararları vardır. Bunu da kamuoyunun bilmesini özellikle isteriz. Tabii burada bir yerel mahkeme eliyle Anayasa Mahkemesi’nin yargılama yetkisi yine gasp ediliyor. Aynı Can Atalay’da Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararın tanınmadığı şeklindedir bu yargılama da. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi gibi Türkiye’deki bütün siyasi partileri denetleme yetkisi Anayasa Mahkemesi’ndedir. Sayıştay ilgili yılların denetim raporunu henüz düzenlememiş olmakla birlikte düzenlese bile, burada hukuksuz bir durum bulunsa bile, bağışın yasa dışı alındığı kabul edilse bile bunun yargılama yetkisi Anayasa Mahkemesi’nindir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin yapması gereken yargılamayı yerel mahkeme eliyle, dizayn edilmiş mahkemeler eliyle yapılmak istenmektedir.”
Özgür Çelik: İstanbullular bu tür eylemlere girişenlere dersini verdi
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de şöyle konuştu:
“2019 yılında İstanbul İl Başkanlığı bir kampanya başlattı. Bağışlarda bulundular. Ne zaman çıktı görüntüler? 10 Mart 2024 tarihinde, yani 31 Mart 2024 seçimlerine tam 20 gün kala. Amaç neydi burada? Acaba 2019’dan bu yana İstanbul’u yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na buradan bir zarar verebilir miyiz, seçim sonuçlarını bu görüntülerle etkileyebilir miyiz; 31 Mart seçimlerinden önce uğradığımız tek karalama kampanyası, tek iftira bu da değildir. Sahte broşürlerle, gerçeği yansıtmayan haberlerle ne yazık ki her seçim öncesinde karalama kampanyaları bu tür görüntüler bir biçimde ortaya servis ediliyor. O gün de söylemiştik. 10 Mart 2024’te bu görüntüler ortaya çıktığında şunu ifade etmiştik. İl binasının satın alınma bedelinin kaporasının ödendiği görüntülerdir. Paranın teslim alma tutarlarını kamuoyuyla ve sizlerle paylaşmıştık. Şimdi bugün bulunduğumuz noktada mesele şudur. 31 Mart 2024 seçimlerinde millet ve İstanbullular tıpkı 2019 seçimlerinde olduğu gibi yine bu tür eylemlere girişenlere çok net bir biçimde dersini vermiştir. 2019’da 12 bin oy olan oy farkı İstanbul’da 1 milyonun üzerine çıkmıştır. Sonrasında bugün bu dava burada gerçekleşti ve süreç devam ediyor.
“Amaç, CHP’yi zayıflatmak”
Yani siyasi partilerin denetimi, Anayasa Mahkemesi’ne bağlı. Burada partili arkadaşlarımız neyle suçlanıyor? Kanuna aykırı bağışla suçlanıyor. Kanuna aykırı bağışla ilgili yetki Anayasa Mahkemesi’nde ama bugün bir yerel mahkemede arkadaşlarımız yargılanıyor. Bunun ötesinde bir mesele daha var. Söz konusu olan görüntüler bir kere hukuka uygun olmayan şu görüntüler, yasa dışı biçim elde edilmiş deliller. Burada böyle bir mesele de söz konusu. Burada şunu görüyoruz tabii ki, 31 Mart’tan önce nedir bu davanın amacı diye soracak olursanız? 31 Mart’ta süreç, seçim sonuçlarını değiştirmeye yönelik bir meseleydi. Bugünkü amaç nedir? Bugünkü amaç da 101 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi’nin kamuoyunda bir biçimde algısını zayıflatmak, ülkede çok yakıcı gündeminin olduğu bir günlerde yani özellikle ekonomi başta olmak üzere Türkiye’nin çok ciddi sorunlarının olduğu bir dönemde her gün başka bir mesele üzerinden Cumhuriyet Halk Partisi’yle tartışmak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kamuoyunda zayıflatmak amacıyla kurulmuş bir dava, tamamen siyasileşmiş bir dava. Bu süreçlerin takipçisiyiz. Bu süreçlerle mücadele etmeye hep birlikte devam edeceğiz ancak şunun bilinmesini isteriz ki, vatan ve milletin de bu işlere fırsat vermediğini hem 2019’da gördük hem de 2024’te gördük. Günü geldiğinde vatandaş yeniden bir demokrasi tokadıyla bu meselelerin hepsine cevap verecektir.”