Türkiye, dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke olarak kabul edilmektedir. Türkiye’deki Suriyelilerin sayısı, statüleri, dağılımları, yaşam koşulları ve Türk toplumuyla ilişkileri gibi konular hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli tartışma konuları arasındadır.

Türkiye’deki Suriyelilerin sayısı, kaynaklara göre farklılık göstermektedir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 17 Ağustos 2023 tarihi itibarıyla Türkiye’de geçici koruma statüsündeki kayıtlı Suriyeli sayısı 3 milyon 307 bin 882 kişidir. Bu sayının yanı sıra, oturma iznine sahip olan veya Türk vatandaşlığına geçen Suriyeliler de bulunmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, 29 Ağustos 2023 tarihi itibarıyla Türkiye’de oturma iznine sahip olan Suriyeli sayısı 94 bin 943 kişi, Türk vatandaşlığına geçen Suriyeli sayısı ise 230 bin 998 kişidir. Bu rakamlara göre, Türkiye’de toplam yaklaşık 3 milyon 633 bin Suriyeli yaşamaktadır.

Türkiye’deki Suriyelilerin statüsü, uluslararası hukuk açısından karmaşıktır. Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne coğrafi çekince koyarak sadece Avrupa’dan gelen mültecilere bu statüyü tanımıştır. Bu nedenle, Türkiye’deki Suriyeliler resmi olarak mülteci olarak kabul edilmemekte, ancak “geçici koruma” adı verilen bir rejim altında korunmaktadır. Geçici koruma statüsü, Suriyelilere temel hak ve hizmetlere erişim sağlamakta, ancak kalıcı bir çözüm sunmamaktadır. Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin ülkeye giriş ve çıkışları kısıtlanmakta, çalışma izni almakta zorluk yaşamakta ve vatandaşlık hakkından yararlanamamaktadır.

Türkiye’deki Suriyelilerin dağılımı, coğrafi ve demografik açıdan dengesizdir. Suriyelilerin büyük çoğunluğu (%97) şehirlerde yaşamakta, sadece %3’ü ise kamplarda kalmaktadır. Şehirlerde yaşayan Suriyelilerin en yoğun olduğu iller İstanbul (548 bin), Şanlıurfa (448 bin), Hatay (440 bin), Gaziantep (433 bin) ve Adana (240 bin) olarak sıralanmaktadır. Kamplarda yaşayan Suriyelilerin en yoğun olduğu iller ise Kilis (18 bin), Şanlıurfa (16 bin), Hatay (15 bin), Gaziantep (10 bin) ve Kahramanmaraş (6 bin) olarak sıralanmaktadır. Türkiye’deki Suriyelilerin %90’ından fazlası Arap kökenli olup, geri kalanı Kürt, Türkmen, Çerkes, Ermeni ve diğer etnik gruplardan oluşmaktadır. Suriyelilerin %98’i Müslüman olup, bunların %87’si Sünni, %11’i ise Şii, Alevi, İsmaili ve Dürzi gibi mezheplere mensuptur. Suriyelilerin %2’si ise Hristiyan veya Sâbiîdir.

Şanlıurfa’da Sıcakların Kurtarıcısı: Serinletici Urfa Lebenisi Şanlıurfa’da Sıcakların Kurtarıcısı: Serinletici Urfa Lebenisi

Türkiye’deki Suriyelilerin yaşam koşulları, ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan zorluklar içermektedir. Suriyelilerin yoksulluk oranı %64, işsizlik oranı %40 civarındadır. Suriyelilerin çoğu kayıt dışı veya düşük ücretli işlerde çalışmakta, sosyal güvenlikten yararlanamamakta ve iş kazalarına maruz kalmaktadır. Suriyelilerin eğitim düzeyi de düşüktür. Suriyelilerin %27’si okuma yazma bilmemekte, %32’si ilkokul mezunu, %18’i ortaokul mezunu, %14’ü lise mezunu ve %9’u üniversite mezunu veya üzeridir. Suriyeli çocukların okullaşma oranı ise %60 civarındadır. Suriyelilerin sağlık durumu da sorunludur. Suriyelilerin %15’i kronik hastalığa sahiptir, %10’u psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Suriyelilerin sağlık hizmetlerine erişimi de kısıtlıdır. Suriyelilerin %40’ı sağlık hizmetlerinden memnun değildir, %30’u sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk çekmektedir.

Türkiye’deki Suriyelilerin Türk toplumuyla ilişkileri, gerginlik ve çatışma potansiyeli taşımaktadır. Türk kamuoyunun büyük bir kısmı (%80) Suriyelilerin ülkedeki varlığını istememekte, Suriyelilere karşı olumsuz tutum ve davranışlar sergilemektedir. Türk kamuoyu, Suriyelilerin Türkiye’ye ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan zarar verdiğini, kaynakları tükettiğini, suç oranlarını artırdığını ve Türk kimliğini tehdit ettiğini düşünmektedir. Türk kamuoyu ayrıca, Türkiye’nin Suriye politikasını da eleştirmekte, Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunmasını veya sınırını açmasını istememektedir. Türk kamuoyunun bu tutumu, Suriyelilere karşı ayrımcılık, taciz ve şiddet olaylarının yaşanmasına neden olmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de birçok ilde Suriyelilere karşı linç girişimleri, saldırılar ve protestolar meydana gelmiştir.

Türkiye’deki Suriyelilerin geleceği, belirsizlik içermektedir. Türkiye’nin Suriye politikası ve uluslararası ilişkileri, Suriyelilerin durumunu etkilemektedir. Türkiye’nin AB ile 2016 yılında imzaladığı mutabakat çerçevesinde Türkiye’nin mültecilere ev sahipliği yapması kararlaştırılmıştır. Ancak bu mutabakatın uygulanması konusunda sorunlar yaşanmaktadır. AB’nin Türkiye’ye mülteciler için vaat ettiği 6 milyar avroluk yardım tam olarak ödenmemiş, Türkiye’ye vize serbestisi ve gümrük birliği güncellemesi gibi konular da gerçekleşmemiştir. Türkiye’nin ABD ile ilişkileri de gergindir. ABD’nin Suriye’de YPG’yi desteklemesi, Türkiye’nin güvenliğini tehdit etmektedir. Türkiye, Suriye’de Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı adlı askeri operasyonlar düzenleyerek Suriye topraklarında kontrol sağlamaya çalışmıştır. Ancak bu operasyonlar hem uluslararası toplumun hem de Suriyelilerin tepkisini çekmiştir. Türkiye’nin Suriye’deki siyasi çözüm sürecine katılımı da belirsizdir. Türkiye, Rusya ve İran ile Astana Süreci adı verilen bir platformda görüşmeler yürütmektedir. Ancak bu süreç, BM’nin öncülük ettiği Cenevre Süreci ile uyumlu değildir.

Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşü, zor ve uzak bir ihtimaldir. Suriye’de savaşın sona ermesi için henüz bir işaret yoktur. Suriye’de siyasi, ekonomik ve güvenlik açısından istikrar sağlanamamıştır. Suriye’de insan hakları ihlalleri, zorla kaybetmeler, işkenceler ve idamlar devam etmektedir. Suriye’de altyapı, eğitim ve sağlık hizmetleri yetersizdir. Suriye’de mültecilere yönelik yasal ve mali engeller bulunmaktadır. Suriye’de toplumsal uzlaşı ve barış sağlanamamıştır. Bu nedenlerle, Türkiye’deki Suriyelilerin büyük bir kısmı (%90) ülkelerine dönüşü düşünmemekte veya istememektedir.

Kaynak: (Araştırma Yazısı)