TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM), Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversiteler 2025 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporlarının görüşmelerine başlandı.
DEM Parti grubu adına ilk konuşan Diyarbakır Milletvekili Çelenk, şunları kaydetti:
“AKP'nin 2002’de iktidara gelişinden bu yana eğitim sistemi sık sık değişen bakanlar, eğitim müfredatı ve sınav sistemleriyle karakterizedir. Eğitim alanı devasa bir ideolojik laboratuvar, öğrenciler ve kendilerinin ya da velilerinin ya da eğitim uzmanlarının fikri alınmadan yapılan bu değişikliklerle güçlükle başa çıktıkları denekler gibidir. Bunlarla başa çıkmak kolay değildir ve bu yüzden de birçok öğrenci bu sürekli değişen sisteme ayak uyduramadığı için eğitim sisteminin dışına düşmekte ve okulsuzlaşmaktadır.
AKP iktidarları döneminde dokuz farklı Milli Eğitim Bakanı göreve gelmiş, beş müfredat değişikliği yapılmış ve sınav sistemi alt üst edici değişiklikten geçirilmiştir. 2002’den bu yana görev yapan dokuz Milli Eğitim Bakanı'nın her biri farklı öncelikleri ve projeleriyle göreve başlamış, neredeyse her değişim yeni bir reform paketi iddiasıyla sunulmuştur. Böyle bir ortamda bir öğün ücretsiz yemek hiçbir zaman bu değişip duran bakanların sorunu olmamıştır.
Eğitimde eşitlikçi, özgürlükçü, seküler ve demokratik değerler üzerinde temellendirilen bir müfredat yerine küçük büyük demeden bütün çocukları ve gençleri tevessüle, yoksulluğu, haksızlığı, hukuksuzluğu öte dünyaya havale etmeye, itaat etmeye ve boyun eğmeye yönlendiren istismarcı bir anlayışı temellendirmek en büyük davası olmuştur iktidarın. Bu dava sadece kendi bekalarına hizmet etmektedir, doymak bilmez hırslarına hizmet etmektedir.
Derslikler arttı, üniversiteler arttı ama niteliğe ne oldu? Köklü üniversitelere saldırıları hepimiz çok yakından biliyoruz.”
İrmez: En az 52 kamu emekçisi ihraç edildikten sonra intihar etti
DEM Parti Şırnak Milletvekili İrmez ise şöyle konuştu:
“‘Yeni’ olduğu belirtilen ancak AKP’nin 22 yıllık iktidarıyla tam bir süreklilik arz eden bu model ve müfredatla çocukların eğitim aracılığıyla devletin ve AKP-MHP iktidarı ideolojisinin çocuklara zerk edilmesidir. 2002 yılından itibaren defalarca kez müfredat değişikliği yapan iktidar, 12 Eylül zihniyetini okullarda tahkim etmek, ‘dindar ve kindar nesil’ yetiştirmek için seçmeli adı altında zorunlu din derslerini müfredata dahil etmektedir. Bu yolda ÇEDES uygulamasıyla ‘değerler eğitimi’ adı altında dini değerlere eğitimin tüm kademesine yerleştirilmeye çalışmaktadır.
Tek gayesi sermayeye ucuz iş gücü yaratma olan MESEM’lerde ölen -işçileştirilen çocuklarla yaratılmaktadır. Cinsiyetçi, militarist, tekçi, sermaye dostu eğitim anlayışının bir yansıması olduğu aşikar olan bu modelde anadilinde eğitim göremeyen milyonlarca çocuğa ilişkin adım atılmamıştır.
Eğitim politikalarının özgürlükçü bir perspektifle pedagojik ilkelere uygun bir şekilde belirlenmesi ve hazırlanması gerekmektedir. Bizim anadilinde, özgürlükçü, laik, bilimsel bir eğitimin tüm kademelerde sağlanmasına dönük mücadelemiz de AKP’nin yap-boz tahtası misali çocukları şekillendirmek istediği eğitim sistemine dönük direnişimiz her daim sürecektir.
AKP iktidarı, KHK ile bizleri, hiçe saydı 10 binlerce kamu emekçisini ihraç etti. Emeğini hiçe saydı, sivil ölüme terk etti, KHK’lilerin yaşamaması, nefes almaması için elinden geleni yaptı, 42 bine yakın öğretmen, akademisyen ve hoca ihraç edildi, öğrencilerinden, okullarından edildi. En az 52 kamu emekçisi ihraç edildikten sonra intihar etti, en az 17 kamu emekçisi de yaşamını yitirdikten sonra görevine komisyon kararıyla iade edildi. Bu utanç tablosu, bu yaşananlar sizlerin eseri bizlerin değil. Sekiz yıldan fazla oluyor mücadelemiz son bulmadı ve kesintisiz devam ediyor.
Şırnak Merkez’de bulunan Rekabet Kurumu İlkokulu neredeyse iki yıldır atıl durumda ve yeni okul yapımına başlanmadı. Aylar önce bizzat gidip yerinde inceledim ve videosunu da çektim ama hala atılmış bir adım yok. Bulunduğu çevrede tek ilkokuldu. Öğrencileri başka uzak bir okula nakledildi ve ikili eğitime geçildi. Balveren beldesinde bulunan Balveren İlkokulu için de yıkım kararı var ama ne bir yıkım söz konusu ne de yeni bir okulun yapımı…Burada da öğrenciler uzak bir okula gitmek zorunda kalıyor ve gittikleri okulda ikili eğitime tabi tutuluyorlar. Aynı durum Kumçatı beldesinde bulunan Kumçatı İlkokulu için de geçerli. Şırnak’ın Cizre ilçesinde yıkım kararı alınıp yıkılan Fatih Ortaokulu’nun akıbeti ne olacaktır? Ortaokul öğrencileri başka bir okulda ikili eğitim yapmak zorunda bırakılmıştır. Uludere’nin Yemişli, Dağdibi, Taşdelen, Andaç, Gülyazı, Ortasu ve birçok köyünde var olan okulların çok eski olması ve okul eksikliğinde dolayı ikili eğitim söz konusu. O köylere okul yapılmasını zorunludur peki neden bir adım atılmıyor. Buna yönelik herhangi bir planlama yapılmakta mıdır soruyorum?
“Bitecek dediğiniz ikili eğitime Şırnak’ta tekrardan dönüş yaşanıyor”
Bitecek dediğiniz ikili eğitime Şırnak’ta tekrardan dönüş yaşanıyor. Yıkılması gereken okul yıkılmıyor, yeni okul yapılmıyor. Tüm zorluğu öğrenciler yaşıyor. Çok merak ediyorum buna cevabınız ne olacak.
Şırnak ve ilçelerinde en az 3 bin 200 öğretmene daha ihtiyaç var ve atama yapılması gerekiyor. Siz ise kölelik şartlarında çalışan ücretli öğretmenlerle geçici sözde çözümler üretiyorsunuz.
Beytüşşebap ilçemizde 24 derslikli bir okul şu an Beytüşşebap Devlet Hastanesi’ne dönüşmüş durumda. Orada ki öğrencilerin durumu ne olacak? Önemli konulardan biri de ki bu konuda sizlere sorduk, önerge de verdik. Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde görev yapan öğretmenlerin geçen yılki eğitim döneminde Eğitimciler Birliği Sendikası’na (Eğitim Bir Sen) üye olması şartıyla Şırnak Merkez başta olmak üzere istedikleri ilçelere görevlendirme usulüyle geçebildikleri hem basına yansıdı hem de tarafıma iletildi. Bu görevlendirmeler sonucunda Beytüşşebap ve Uludere’de var olan öğretmen açığına ek olarak öğretmen sayısı daha da düştü, öğrencilerin nitelikli eğitime erişmelerinin bir kez daha önüne geçildi. Aynı durum bu dönem de geçerli mi?”