CHP Genel Başkanı Özgür Özel, SOL Parti Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri ve Parti Sözcüleri Önder İşleyen, İsmail Hakkı Tombul ve İlknur Başer ile CHP Genel Merkezi'nde bir araya geldi. MYK Üyeleri ve Parti Sözcülerinden oluşan SOL Parti heyetini, CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel karşıladı. Görüşmede CHP lideri Özel’e Genel Sekreter Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcıları Deniz Yücel ve Gül Çiftci eşlik etti. Özel ile SOL Partili Önder İşleyen, İsmail Hakkı Tombul ve İlknur Başer arasındaki görüşme bir saate yakın sürdü.
Görüşmenin ardından açıklama yapan İsmail Hakkı Tombul, şunları söyledi:
"Bugün CHP'nin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve arkadaşlarıyla ülkenin genel siyasal durumu ve önümüzdeki dönem yapılması gerekenlere dair karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Bizim değerlendirmelerimize göre Türkiye'de 22 yıllık AKP MHP iktidarıyla yeni bir rejim inşa edildi. Artık Türkiye'de eski Cumhuriyet'ten yani 100 yıl önce kurulan Cumhuriyet'ten söz edilemez. AKP'nin koç başı AKP ve MHP'nin olduğu yeni bir rejimden söz etmek mümkün. Bu rejimin uygulamalarına baktığımızda bir yandan laiklik ayaklar altına alındı, milyonlarca insan emekçi işsiz, sekiz milyon emekli 12 bin 500 lira ücretle yaşamak zorunda kalıyor. Memuru işçisi bütün herkes grevlerde direnişlerde. Gençler bu ülkede geleceğine güvenle bakamıyor. Üniversite mezunu gençlerin üçte biri işsiz. Toplumun tarım emekçileri, üreticiler her gün artık traktörleriyle eylemler yapıyorlar. Ürettiklerini sokağa dökmek zorunda kalıyorlar. Ürettiklerinin karşılığını alamıyorlar.
"Bu rejime karşı muhalefet fikrinde ortak olduğumuzu görmek bizim açımızdan önemli"
Kadınlar için artık bu ülke yaşanmaz hale geldi. Yani bütün bu yaşadığımız sorunların, kötülüklerin arkasında da AKP, MHP'nin inşa ettiği siyasal İslamcı, faşist rejim var. Bugün Türkiye'deki bütün muhalefet kesimlerinin herhangi bir biçimde parti, grup, kişi çıkarına bakmaksızın bütün ezilen toplum kesimlerinin taleplerini bir siyaset bütünlüğü haline getirip rejime karşı mücadeleyi ortaklaştıracak bir birleşik muhalefeti yükseltmeye ihtiyacımız var. Bugün CHP'ye de bu görüşümüzü ifade ettik. Ve karşılıklı bu görüşümüzü paylaştık. Daha önce diğer siyasi partilerle de konuşmuştuk. Önümüzdeki dönem hem siyasi partilerle hem siyasi organizasyon olmasa bile emek meslek örgütleriyle toplumsal kesimlerle de bu fikrimizi söyleyeceğiz. Bugün şunu ifade etmek gerekiyor; bütün bu topluma karşı sorumluluğu hepimizin birlikte bu rejim derhal değişmelidir fikrini hakim kılacak bir mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. Toplumun bugün yeni haberler çıktı, binlerce insana ihtiyaç olmadığı halde katarakt ameliyatı yapılmış. Daha yeni bebek ölümlerinden söz ediliyor. Eğitimde gericilik ve paralı hale gelme hali yaşandı. Türkiye artık yoksullukla gericilik arasına sıkışmış halk iradesinden söz etmek mümkün değil. İşte bunu tersine çevirebilecek gerçekten bağımsız, laik, demokratik ve sosyal haklara eee sahip bir ülke inşa edecek bir mücadeleye ihtiyacımız var. Bunun için hepimizin birlikte rejime karşı muhalefetin bir parçası ve bunu yükseltmesi için sorumluluk alması gerekiyor. Muhalefet bu dönem parçalı hale gelirse korkumuz, kaygımız odur ki bir kez daha AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın iktidarının sürmesine neden olacak adımlar, atılacak her adım artık Türkiye'yi de geri dönülmez dönüşümlere neden olabilir. Bir beş yılı kaybettik 2023'te artık yeni beş yıllar ve geleceğimizi kaybetmeyelim. Hep birlikte daha aydınlık özgür bir ülke yaratmak için mücadeleyi birlikte yükseltelim dedik. Bunu CHP'yle de paylaştık. Ana fikirde en azından bu rejime karşı muhalefet fikrinde ortak olduğumuzu görmek bizim açımızdan önemli.
"Hiçbir hukuk kuralına uymayan bir iktidardan siyasi partiden demokratik bir anayasa olmaz"
Bir şeyi daha konuştuk. Onu da söyleyeyim; bugün anayasa tartışmaları var anayasa tartışmaları bizim açımızdan son derece tehlikeli bir süreçte seyrediyor. AKP'nin bu iktidar mantığıyla birlikte bugün iktidarla anayasa tartışmalarına girmek demek rejimin yarattığı tahribatların kalıcı hale gelmesi ve bu iktidarın devamına olanak sağlayacak sonuçlar doğurması demektir. Bu açıdan böyle bir anayasa Türkiye'de demokratik bir anayasa yapılmasının koşulları bugün itibariyle yok. Mevcut anayasaya bile uymayan, yazılı hiçbir hukuk kuralına uymayan bir iktidardan siyasi partiden demokratik bir anayasa olmaz. Onun için bu rejimle bu iktidarla asla bir anayasa tartışmasına girilmemeli. Ve bütün mücadelemizi rejimi değiştirmek, rejimi bir kez daha geri dönülmez biçimde tarihin çöplüğüne atmaktan geçiyor. Şimdi yeni bir açılım tartışmaları yaşanıyor. Bu fikirlerimizi yukarda paylaştık. Kürt sorunu etrafında bir tartışmadan söz ediliyor. Türkiye'de yıllardır kanayan bir yara, bir sorun var Kürt sorunu. Binlerce insanın yaşamına mal olmuş bir sorun. Bu sorunun toplumsal barış etrafında bütün birbirine düşman hale getirilen halkların yeniden barışacağı, demokratik yollardan atılacak adımlarla barışçıl ortamda Kürt sorununun çözülmesi ve buna dair adımların atılması gerekiyor. Ancak bir şey söylemek lazım 22 yıldır iktidar olan bir parti, 22 yılda hiç adım atmamış da bugün mü Kürt sorununun da demokratik adım atacak?"
SOL Partili İlknur Başer de şöyle konuştu:
"Kadın ölümlerinin görünmez kılındığı bu rejimde yaşamak için rejimden tamamen kurtulmamız gerekiyor. Sadece sandıkla değil, mücadelemizi büyüterek, haklarımıza sahip çıkarak bu rejimden kurtulacağız. 25 Kasım’da sokaklarda, katledilen kadınların isyanını haykırmak için ve ‘Bu ülke bizim, Talibanlaşmayacağız, eşit, özgür demokratik bir ülke için mücadele etmeye devam edeceği’ demek için kadınlar olarak sokakları hep birlikte dolduralım diyoruz."