Tevazu, Arapça kökenli bir sözcük olup “kendi itibar ve derecesini düşük görmek, birine boyun eğmek” anlamındaki vaz’ kökünden türemiştir. Tevazu, kibrin karşıtı olup kişinin başkalarını aşağılayıcı duygu ve davranışlardan kendini arındırmasını ifade eder. Türkçe’de alçakgönüllülük sözüyle karşılanmaktadır. Tevazu sahibi kişiler yeteneklerini ön plana çıkarmaz. Hayatlarında büyük başarılara imza atmış olsalar da hiçbir şekilde övünmezler. Bununla birlikte başkalarının kendilerini övmelerinden de hoşlanmazlar.
Tevazu Neden Önemlidir?
Tevazu, İslam inancına göre gerçek anlamda büyüklük Allah’a mahsustur. Ulu ve büyük olan yalnız O’dur. Şu halde insanın kendinde büyüklük görmesi her şeyden önce Allah’a karşı saygısızlıktır. Bu yüzden pek çok ayette büyüklük taslayanlar ağır biçimde eleştirilmiş, İblis’in Allah katından kovuluşunun asıl sebebinin kibre kapılarak baş kaldırması olduğu bildirilmiştir. Zira Allah kibirli davrananları sevmez.
Tevazu, aynı zamanda insanlar arasında sevgi ve saygıyı artıran bir erdemdir. Tevazu sahibi kişiler, başkalarının haklarına riayet eder, onlara karşı merhametli ve adaletli davranır, onların fikir ve duygularına değer verir. Tevazu, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasında önemli bir rol oynar.
Tevazu Nasıl Kazanılır?
Tevazu, kişinin kendini tanıması ve nefsini terbiye etmesiyle kazanılır. Kişi, kendindeki eksiklikleri ve hataları fark eder, Allah’ın nimetlerine şükreder, başkalarının üstünlüklerini kabul eder, onlardan öğrenmeye açık olur. Kişi, kendisini beğenmez, övünmez, böbürlenmez, başkalarını küçümsemez, onlara karşı mütevazı ve saygılı davranır.
Tevazu, ayrıca tasavvuf geleneğinde de yüceltilen bir erdemdir. Tasavvuf ehli, nefislerini aşağılamak için eski püskü kıyafetlerle dolaşmış ve dünya nimetlerine sırt çevirmiştir. Tasavvuf ehli, tevazuun Allah’a yaklaşmanın bir yolu olduğuna inanmıştır. Cüneyd-i Bağdadi, tevazuun “kalplerin, gizlilikleri bilen Allah karşısındaki alçakgönüllülüğü” olduğunu söylemiştir.