Süleyman Bülbül, Nazilli Gazeteciler Cemiyeti’nde kurultay ve gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Bülbül, kurultay sürecini ve Türkiye’nin mevcut durumunu değerlendirerek, yargıda yaşanan sorunları eleştirdi. Ekrem İmamoğlu'na yönelik ''siyasi yasak'' söylentilerine de tepki gösteren Bülbül, "Yargı sopasını kullanarak engellemeye çalışsalar da başarılı olamayacaklar" diye konuştu.
Süleyman Bülbü,l şunları söyledi:
"Cumhuriyet Halk Partisi, 101 yıllık bir parti olarak kendisini yenileyen ve değişim sağlayan bir parti. 1923’te Cumhuriyeti kuran bir parti olarak, ikinci yüzyılda demokrasiyi, özgürlükleri ve hukuk devletini inşa etmek için tüzüğümüzde değişikliğe gittik. Demokratik bir düzen kurarak üyelerin daha etkin olmasını sağladık. Program çalışmasında ise masalar kurduk. 10 ay sonra program kurultayı yapacağız. Bu programda CHP'nin gençlere, emekliye, esnafa, işsizlere yönelik hangi çözümleri ortaya koyduğunu somutlaştıracağız. CHP olarak biz devleti yönetmeye hazırlanıyoruz. Bu tüzük değişikliğinde CHP'nin anaysası değişti. Bazı çok önemli maddeler var. O maddelerden birisi üyelik haklarıyla ilgili. Aktif ve pasif üyelik olarak bir ayrıma gidildi. Örgütleri daha etkin hale getirebilmek için belediyede çalışanlar ilçe örgütlerinde yönetici olamayacak. Belediyede çalışanlar da ilçe kongrelerinde delege olamayacak. Bu da örgütlerin daha özgür, daha etkin bir şekilde hareket etmesini sağlayacak. Kadın erkek eşitliği noktasında kadın kotasında değişiklik yaptık. Genç ve kadınların kotasını en yukarıya çıkardık. Önümüzdeki seçimlerde Aydın'da 5 milletvekili hedefliyoruz. Bu vekillerin en az 2 tanesi kadın olacak. Demokratik çözüm üreten bir program hazırlıyoruz ve iktidara doğru ilerliyoruz. 2028 seçimleri öncesi tüm kesimlere çözümler sunacağız ve iktidara geleceğiz. Bütün anketlerde birinciyiz aradaki fark açılıyor.
"Adli yıl denince aklıma yargının siyasallaşması geliyor"
Adli yıl açıldı. Adli yıl denince aklıma yargının siyasallaşması geliyor. AYM kararlarının uygulanmaması geliyor. Anayasa'nın rafa kaldırıldığı geliyor. İfade özgürlüğünü kullanan vatandaşların cezaevine atılması geliyor. Basın özgürlüğünün uygulanmaması geliyor. Gazeteci gerçek bir olayı açıklasa dahi başında Demokles'in kılıcı gibi yargı var. Yargı, hükümetin sopası gibi kullanılıyor. Türkiye açık hava cezaevi gibi. İfade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü kullanan cezaevine giriyor. Bugün Diyarbakır'daki olay 30 hanelik bir köyde bir kızımız katlediliyor. 20 günde bulunamıyor. Yargıdan siyaset elini çekmeli. Askerden siyaset elini çekmeli. Camiden siyaset elini çekmeli. Özgür ve hukuk devletinin var olduğu, bir ülke olmalı Türkiye. 262 kadın geçen yıl şiddet olaylarında öldürüldü. Aklıma da tek imza ile geri gönderilen İstanbul sözleşmesi geliyor. Yargı tamamen Saray'a bağlanmış durumda. Konuşan, ifade özgürlüğünü kullanan, sokak röportajı yapan, muhalif olan cezaevinde, Can Atalay cezaevinde ama Dilan Polatlar dışarıda."
Bülbül, CHP'deki değişim sürecinin önemine vurgu yaparak, "Değişim başladı bunun önünü kimse kesemez" dedi. Ekrem İmamoğlu'na açılan davanın siyasi olduğunu belirten Bülbül, "Yargı sopasını kullanarak engellemeye çalışsalar da başarılı olamayacaklar" ifadelerini kullandı.