İstanbul’da dünyaya gelen bebekleri özel hastanelerin yoğu bakımına sevk ederek ölümlerine neden olan ve “yenidoğan çetesi” olarak adlandırılan sağlık çalışanlarına yönelik tepki büyüyor. SOL Parti üyeleri de İstanbul’daki Taksim Tünel de eylem yaptı. “Yenidoğan çetesi özelleştirmenin eseri. Özel hastaneler kamulaştırılsın” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Sağlıkta taşeron ölüm getirir” sloganı atıldı.
“Sağlık, sermayenin kâr hırsına terk edilemez”
Hazırlanan ortak açıklamada da özetle şu ifadelere yer verildi:
“Yoğun bakım ve acil sağlık hizmetleri, sağlık sisteminin en hassas bölümüdür. Sağlık, ticarete konu edilemeyeceği gibi yoğun bakım ve acil sağlık hizmetlerinin ise hiçbir şekilde kamu hizmeti niteliğini yitirmemesi gerekmektedir. Bugün ülkede mevcut yoğun bakım yataklarının yarıya yakını özel sağlık sektörünün kontrolündedir ve SGK bu hizmeti özel sektörden satın almaktadır. 112 sistemi ile ihtiyaç duyan hastalar buralara yönlendirilmektedir. Özellikle yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı da özel hastanelerde kamu hastanelerinin yaklaşık iki katıdır. Sermayenin zor, masraflı ve nitelikli emek gerektiren yenidoğan yoğun bakım servisi kurma iştahı nereden kaynaklanmaktadır? Yanıtını maalesef bu vahşi olay tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Yoğun bakım hizmetleri, özel sektörde taşeron eliyle ölçüsüz bir sağlık emek gücü sömürüsü ile verilmekte, verilen hizmet ise Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından yeterince denetlenmemektedir. Sistemin açıkları bulunarak kamu kaynağı sonuna kadar sömürülmekte, ayrıca çaresiz olan vatandaşın cebine de göz dikilmektedir. Sağlıkta ve hele yoğun bakımda taşeron olmaz. Sağlık ticarete konu edilemez, sermayenin kâr hırsına terk edilemez.
“Facianın tüm failleri bir an önce yargılanmalıdır”
Gerçek faillerin, 2003’te sağlıkta dönüşüm programı ile sağlığı piyasalaştıran ve sermayenin kâr hırsına terk eden AKP iktidarı olduğunu biliyoruz. İktidar, halka bu çeteleşmenin ve ölümlerin hesabını vermekle yükümlüdür. Bir iddianame ile kamuoyuna yansıyan yenidoğan yoğun bakım faciasının tüm failleri bir an önce yargılanmalı ve hak ettikleri cezaları almalıdır. Ruhsatı iptal edilen şimdilik 10 hastanenin çete faaliyetlerine karışmamış sağlık emekçilerinin mağdur edilmeksizin hakları teslim edilmeli ve istihdamları sağlanmalıdır. Çözüm açık ve nettir. SGK’nın bu hastanelerden öncelikle yoğun bakım olmak üzere hizmet alımına son verilmeli, yoğun bakım servisleri başta olmak üzere tüm özel hastaneler acilen kamulaştırılmalı ve en yakın Sağlık Bakanlığı hastanesine sağlık emekçilerinin haklarıyla birlikte bağlanmalıdır. Sağlık sistemini piyasanın vahşi koşullarına terk eden bu düzen değişmeli, herkes için doğuştan kazanılmış bir hak olan sağlık hizmeti eşit, ücretsiz, kolay ulaşılabilir ve nitelikli biçimde sağlanmalıdır.”