Muğla'da 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i Temmuz 2020'de katleden Cemal Metin Avcı ve kardeşi Mertcan Avcı'nın yargılandığı dava 2022'de sonuçlandı. Muğla'daki yerel mahkeme, Cemal Metin Avcı'ya önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi sonra cezaya haksız tahrik indirimi uygulayarak 23 yıla düşürdü. Mertcan Avcı ile diğer sanıklar ise beraat etti.

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı, Cemal Metin Avcı'ya verilen 23 yıl hapis cezasını ve kardeşi Mertcan Avcı için verilen beraat kararını istinafa taşımıştı.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, duruşmalı görülen istinaf sürecinde, Cemal Metin Avcı'nın "tasarlayarak ve canavarca hisle öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşinin de 4 yıl hapisle cezalandırılmasına karar vermişti.

Dosya temyiz edildi. Yargıtay karar bozdu. Cemal Metin Avcı'ya, tasarlayarak ve canavarca hisle öldürme suçundan değil, eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan, haksız tahrik uygulanarak ceza verilmesi gerektiğine hükmetti. Karara 5 kişilik heyetteki iki üye ise muhalefet şerhi koydu.

Yargıtay’ın bozma ilamında "sanık Mertcan Avcı'nın da maktul yakılırken geldiği, her iki sanığın uzun süre maktulün bedeninin tamamen yanmasını bekledikleri" ifade edildi. Adli Tıp Kurumu raporlarının hatırlatıldığı gerekçede, Pınar Gültekin’in ölümünün boynuna uygulanan bası sonucu tiroid kartilajda oluşan kırık ve buna bağlı mekanik asfiksi ve henüz canlı iken yakılmasından kaynaklandığının tespit edildiği, ölüm zamanının ise tam olarak belirlenemediği anlaşıldığı kaydedildi.

Battalgazi'de rezerv alanlar yükseliyor Battalgazi'de rezerv alanlar yükseliyor

"Sanığın maktulü öldürme kararını ne zaman aldığı kesin olarak saptanamadı"

Sanık Cemal Metin Avcı hakkında “tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan” tasarlama yönünden kurulan hükmün bozma gerekçesi olarak, “Failin öldürme kararını önceden verdiği mutlaka somut ve denetlenebilir kanıtlarla ortaya konulmalıdır. Bir kısım varsayım ve yorumlarla failin önceden öldürme kararı aldığı kabul edilerek tasarlayarak öldürme suçundan mahkumiyete karar verilemez. Olayda suç işleme kararının varlığı tespit edilmesine rağmen, kararın ne zaman alındığı belirlenemiyorsa tasarlayarak öldürmeden değil niteliksiz öldürme suçundan cezalandırma yoluna gidilmelidir. Tüm bu açıklamalar ışığında yargılamaya konu somut olayda, sanığın maktulü öldürme kararını ne zaman aldığı ve belirli bir hazırlıkla eylemini gerçekleştirdiği kesin olarak saptanamadığından oluşan şüphe sanık lehine değerlendirilerek eyleminde tasarlamanın unsurlarının bulunmadığı anlaşılmakla sanık hakkında yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur” değerlendirmesi yapıldı.

"Eziyet çektirerek kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur"

Gerekçede, canavarca hisle öldürme yönünden hükmün bozulmasına ilişkin şunlar kaydedildi:

"Salt insan yaşamının ortadan kaldırılmasından duyulan zevki tatmin etme dürtüsü canavarca his olarak kabul edilmektedir. Eziyet çektirerek öldürme suçu, fiilin işleniş biçiminden kaynaklanan bir nitelikli hal olduğundan haksız tahrik altında da işlenebileceği kabul edilmektedir. Bu açıklamalar ışığında, salt içinde yaşattığı duyguların ve sahip olduğu ahlaki kötülüğün etkisi altında bulunmaksızın, olay tarihinde maktulle yaşadığı tartışmanın sonucunda (haksız tahrike ilişkin temyiz sebeplerinin değerlendirildiği bölümde de belirtildiği üzere) onu önce darp edip sonra boğazını sıkarak etkisiz hale getiren ve maktulü boyun basısına bağlı mekanik asfiksi ve canlı iken yakmanın müşterek etkisiyle öldüren sanığın eyleminde canavarca hisle öldürme suçunun yasal unsurlarının bulunmadığı, bununla birlikte Adli Tıp raporlarından da anlaşılan maktulün henüz hayatta olduğu sırada yakıldığına ilişkin bulgu ve tespitler nazara alındığında suçun işleniş şekli ve ıstırap verme kastının varlığı karşısında sanığın eyleminin aynı bentte bir başka suç tipi olarak düzenlenen eziyet çektirerek kasten öldürme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur."

"Sanığın maktulün şantaj kapsamındaki haksız davranışlarına duyduğu öfke..."

Haksız tahrik yönünden verilen hükmün bozulma gerekçesi olarak ise Yargıtay, "Maktulün evli olan sanık Cemal Metin'e aralarındaki ilişkiyi eşine ve çevresine söyleyeceğinden bahisle şantajda bulunarak sanık Cemal Metin'den giderek artan talepleriyle menfaat temin ettiği, bu bağlamda sanığın sonradan daha fazla haksız tahrik indirimi almak için geliştirdiği diğer savunmalarına itibar edilemese de soruşturmanın başından yargılamanın sonuna kadar maktulün ilişkilerini ailesine ve çevresine açıklama tehdidinde bulunduğuna ilişkin tekrarladığı savunmasının gerek tanık beyanları ve gerekse diğer maddi delillerle de desteklendiği, sanığın maktulün şantaj kapsamındaki bu haksız davranışlarına duyduğu öfke ile maktule yönelik söz konusu suçu işlediği dikkate alındığında yargılamaya konu somut olayda 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulama şartlarının oluştuğu gözetilerek sanık hakkında verilen cezada asgari oranda haksız tahrik uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur" değerlendirmesini yaptı.

İki üye karşı oy kullandı: "Vahşi bir yöntem kullanan sanığın, öldürme suçunu canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerek"

Karara 5 kişilik heyetteki iki üye ise muhalefet şerhi koydu. Muhalefet şerhinde, "Sanık Cemal’in maktulü öldürme kararı aldıktan sonra maktulle yüz yüze görüşmek istediği, maktulün yüz yüze görüşme teklifini başlangıçta kabul etmediği, makul bir süre geçmesine rağmen sanık Cemal’in söz konusu eylemi gerçekleştirme isteğinden vazgeçmeyerek sükunetle hareket edip olay tarihinde maktulle Rüya Park AVM'de buluştuğu ve yaptığı plan çerçevesinde maktulü eylemi gerçekleştirdiği yayla evine götürdüğü, burada maktule yönelik öldürme eylemini gerçekleştirip yine yaptığı plan dahilinde soğukkanlı bir şekilde tüm delilleri ve maktulün cesedini yok ettiği dikkate alındığında; Sanık Cemal Metin Avcı'nın eyleminin, TCK'nın 82/1-a maddesinde belirtilen Tasarlayarak İnsan Öldürme suçu olduğu" belirtildi.

"Canavarca his sevki”nin, toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı, alçakça bir güdü/içtepi olduğunun gözden uzak tutulmaması gerekeceğine işaret edilen muhalefet şerhinde, eylemin ağırlığı ile eyleme iten neden arasındaki oransızlık, failin tehlikeliliği ve kötülüğünü sergileyen ölçütlerle ortaya konulması gerekeceği gibi ölçütler de göz önünde bulundurularak bir tanımlama yapmadan her bir olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Karşı oy yazısında, "Sanığın eyleminin ağırlığıyla onu bu eyleme iten neden arasında aşırı derecede ölçüsüzlük-oransızlık bulunması, sanığın eyleminin toplumun ortak bilinci, duygusu ve vicdanınca hiçbir zaman onaylamayacak oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, maktulün üzerine benzin döküp tutuşturmak suretiyle vahşi bir yöntem kullanan sanığın, öldürme suçunu canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerekmekte" değerlendirmeleri yapıldı.

Kaynak: ANKA