Son bir yıldır küresel salgın hastalıkla mücadele kapsamında evde geçirilen zamanın artması, hareketsizlik ve atıştırmalar kilo alımını hızlandırırırken, modern çağın tehlikeli hastalığı obezitenin de yaygınlaşmasına neden oluyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından "sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi" olarak tanımlanan obezite ile ilgili çalışmalar tehlikenin boyutlarını gözler önüne seriyor. Zira, Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması-2010 ön çalışma raporuna göre Türkiye'de obezite erkeklerde yüzde 20,5, kadınlarda yüzde 41, toplamda ise yüzde 30,3’e ulaştı. Bu oran ise nüfusun 3'te 1'ine tekabül ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre 711 milyonu aşan obezite hastası nüfusu, Türkiye’de de her geçen gün artıyor. Çocukluk çağından itibaren başlayan obeziteden korunmak için hem çocukların hem de erişkinlerin, yaşam ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi gerekiyor.
Salgın sürecinde hareketsiz yaşam obezite hastalığını beraberinde getirdi
Obezitenin, başta hiper tansiyon, kanser, şeker, romatizma hastalıkları, kemik erimesi olmak üzere birçok hastalığın sebebi olduğunu belirten Ömür, "Salgın sürecinde yaşadığımız en önemli sorunlardan biri de maalesef hareketsiz bir yaşam oldu. Hareketsiz yaşam bizlerde yeme ihtiyacını arttırdı ve bu ihtiyata obezite hastalığını beraberinde getirdi. Vatandaşlarda obezite sıklığında bir artış görüldü." dedi.
Normalleşmeyle birlikte hareketli bir hayata geçmemiz gerekiyor
Salgın sürecinde obezite sayılarında artış gözlemlendiğine dikkat çeken Ömür, obezite hastalığının günümüzde en büyük sorunların başında yer almaya başladığını söyledi.
Ömür, "Normalleşmeye başladığımız Mart ayı itibariyle vatandaşların hareketli hayata geçmelerinde fayda görüyorum, haftada en az 5 gün yarım saat arayla yürümemiz gerekiyor. Çünkü bu hastalık en önemli sağlık sorunları arasında yer almaya başladı. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde obezite hastalığında bir artış yaşanıyor. Bu hastalığın ne kadar kötü olduğunu anlatmak için hepimizin çalışması gerekiyor. Özellikle çocuklarımızdan başlamak kaydıyla her yaş gurubunda bulunan insanların hareketli bir yaşama dönmesi gerekiyor." dedi.
Hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı
Özellikle ilkokul çağındaki çocukların hazır, işlenmiş, yağlı ve asitli içeceklerden mutlaka uzak durmaları gerektiğine dikkat çeken Ömür, anne ve babalara şu tavsiyelerde bulundu:
"Bazı içecek sektöründe faaliyet gösteren markaların ürünlerinde bağımlılık yapma özelliği var. Kesinlikle çocukları bu tür gıdalardan uzak tutmalıyız. Doğal ürünlere yönlendirmemiz ve işlenmiş gıdalardan uzak tutmamız gerekiyor. Baharatlı çerezler de bağımlılık yapabiliyor. Lütfen çocuklarımızı bu tür şeylerden uzak tutalım. Bu gıdalar sigara kadar tehlikeli ve bağımlılık yapan gıda maddeleridir. Zararlı olan abur-cubur şeylerden çocuklarımız uzak tutmamız gerekiyor."
Mahreç: Haber Merkezi