Şanlıurfa Harran Üniversitesinde öğrenciler tarafından Gazze Dayanışma Standı açıldı.
Osmanbey Yerleşkesinde Yemekhane önünde açılan standa her güne bir program düzenleniyor.
Gazze Dayanışma Standında öğrencilere bir konuşma yapan İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celil Abuzer, kendilerine düşen görevin saflarını ile duruşlarını net bir şekilde ortaya koymak ve düşmanı iyi tanımlamak olduğunu dile getirdi.
"Batı medeniyeti kendi menfaati söz konusu olursa dünyayı yakmaktan tereddüt etmez"
Abuzer, "Geriye dönüp baktığımızda genel olarak muhatap karşımızda bize sanki üst bir medeniyetmiş gibi yutturulmaya çalışılan batı medeniyeti olduğunu görüyoruz. Eğer kendi menfaati söz konusu olursa bütün dünyayı yakmaktan hiçbir zaman tereddüt etmezler. Geçmişte böyleydi bugün de böyle yarın da böyle olacak. Dolayısıyla bize düşen bir defa safımızı net ortaya koymak, duruşumuzu net ortaya koymak, düşmanı iyi tanımlamak ve her birimiz kendi özelinde 'neler yapabilirim' derdiyle dertlenmek ve adam yetiştirmek. Bugün eğer Gazze'de bu kadar 'teknik ve teknolojiye' rağmen eğer 'kendileri açısından orada başarıya ulaşamıyorlarsa' Gazze'deki insan profilini iyi görmek lazım. Oradaki eğitim süreçlerini iyi görmek lazım. Orada en iyi bilim adamları vardı, tabii şu anda üniversiteler liseler ve okulları yakılınca her biri kayboldu. Özellikle mühendislik, tıp alanında ve fen alanında dünya çapında çok güçlü bilim adamları vardı. Din ilimleri ile birlikte fen bilimleri okutuluyor ve ikisi ile birlikte mecz edilmiş insan profili oluşturulmaya çalışılıyordu. 5-6 yaşında çocuklar hafız oluyordu ve devamlı Kur'an'la meşgullerdi. Kur'an'ı hayatlarına nasıl uygulayabilirler, bununla meşgullerdi." dedi.
"Çocuklarımıza Arz-I Mevud 'düşüncesini' anlatabilsek birçok şey hallolur"
Okullarda çocuklara Arz-I Mevud 'idealini, düşüncesini' anlatabildiğinde birçok şeyin hallolacağını aktaran Abuzer, "Başta üniversite öğrencileri olarak dinimizi çok iyi bileceğiz, dünyayı çok iyi bileceğiz ve bize yutturulmaya çalışılan bazı projeleri çok iyi bileceğiz Arz-ı mevud gibi. Sadece okullarımızda çocuklarımıza Arz-I Mevud 'idealini, düşüncesini' anlatabilsek bu şuuru verebilsek birçok şey hallolur. Bilmek çok farklı bir şeydir. Bilen adam artık onu dert edinir ve onun gereğini yapmak için bir şeyler planlamaya başlar. Dolayısıyla bizim sorumluluklarımızı bilmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Anadolu insanının omzunda çok büyük bir görev vardır"
Anadolu'nun mazlumların sığınağı olduğunu belirterek Anadolu'ya değinen Abuzer, "Anadolu son kaledir, son ocaktır. Bütün mazlumların sığınağı Anadolu'dur. Bazıları eleştiriyor ama Suriye'den veya Afganistan'dan farklı yerlerden insanlarımızın kardeşlerimizin geliş sebeplerinden birisi de budur. Anadolu hep böyle olmuştur. 1. Dünya Savaşı döneminde de böyle olmuştur. Balkanlar ve Türkistan'dan bu tür bölgelerden insanlar can emanetini Anadolu'ya yapmışlardır. Aslında Anadolu insanının omzunda çok büyük bir görev vardır. Peygamber Efendimizin bu konuda açık mesajı ve müjdesi vardır ki emin olun Allah'ın izniyle bir gün Kudüs'e yeniden sancağımız dikilecektir. Önemli olan biz bu işin neresindeyiz ne kadarındayız bunu düşünmek bunu dert etmektir." ifadelerini kullandı.
Abuzer, sözlerini dua ile sona erdirdi.