Aile içerisinde ebeveynlerle kurulan ilişkiler üzerine oluşan güven hissinin çocuğun en temel ihtiyaçlarından biri olduğunu kaydeden Beyaz, güven duygusunun sekteye uğramasının çocuklarda yalnızlık hissine yol açtığını söyledi.
Yalnızlık hissinin gençlerin anlık ve uzun vadeli uyumlarını etkilediğini kaydeden Beyaz, yalnızlık duygusunun kaygı ve depresyona yol açabildiği uyarısında bulundu.
Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, Üsküdar Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Türkiye’de Yalnızlık ve Aile Araştırması’nın en çarpıcı sonuçlarından biri olan "gençlerin yalnızlığı" konusuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
Kasım ayı içerisinde Türkiye’nin 81 ilinde 18-70 yaş aralığında toplam 6 bin 100 kişinin katıldığı araştırmada 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 40’ı kendini sıkça yalnız hissettiğini belirtti.
Uzman Klinik Psikolog Beyaz, aslında oldukça öznel bir deneyim olan yalnızlık hissinin, kimileri için oldukça güzel bir duygu olup özgürlük manasına gelebilirken kimileri içinse tam tersine umutsuzluğa neden olup çaresiz bir durumu ifade ettiğini söyledi.
Yalnızlık hissinin pek çok nedeni var
Gençlerin kendilerini yalnız hissetmelerinin çeşitli nedenleri olabileceğini belirten Beyaz, "Kişinin beklentileri karşısında çevresine uyum sağlayamaması, değişip gelişebilen benlik duyguları, geçiş dönemlerine adapte olunamaması, aile ve sosyal hayatta yaşanan sorunlar, reddedilme korku ve endişesi ve travmatik yaşantılar kendilerini yalnız hissetmelerine yol açabilir." dedi.
Psikolojik faktörler de etkili olabilir
Beyaz, değersizlik-yetersizlik inançları, utangaçlık, sosyal becerilerin gelişime açık olması gibi psikolojik etkenlerin de yalnız hissetmenin önemli nedenleri arasında olduğunu söyledi.
Anne ve babaya olan güven hissi çok önemli
Özellikle modern hayatın, bireylerin aile yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebildiğini kaydeden Uluğ Çağrı Beyaz, "Çalışan anne ve babaların çocuklarıyla ilgilenme, onlarla vakit geçirebilme konusunda hem yeterli vakitleri olmayabiliyor hem de buna ayırabilecekleri enerjiyi yeterince kendilerinde bulamayabiliyorlar. Güven hissi öncelikle aile içinde, ebeveynlerle kurulan ilişkiler üzerine oluşabilen, çocuğun en temel ihtiyaçlarındandır. Bu durumun sekteye uğraması çocuklardaki yalnızlık hissine neden olabilmektedir." uyarısında bulundu.
Yalnızlığın yıkıcı sonuçlarına dikkat!
Yapılan araştırmaların yalnızlığın gençlerde pek çok yıkıcı sonuca sebebiyet verdiğine ilişkin sonuçlar ortaya koyduğunu ifade eden Beyaz, "Bu durum gençlerin anlık ve uzun vadeli uyumlarını etkilemektedir. Yalnızlık hisseden gençlerde çoğu zaman oluşabilen düşük benlik saygısı ve yaşadıkları hayata son vermeye yönelik düşünceleri sonucunda kaygı ve depresyon yaşayabilmektedirler. Yalnız çocuklar, yaşamlarının ileriki dönemlerinde hayata uyum sağlamakta da zorlanabilmektedirler. Bu vesileyle yalnız çocuklar hayatlarının ileriki dönemlerinde yasadışı işlere karışma ve suç işleme bakımından da risk altındadırlar." uyarısında bulundu.
Yalnızlıkla baş etme nasıl öğrenilir?
Yalnızlığın hemen herkesin yaşayabileceği bir duygu olduğunu kaydeden Beyaz, "Bu durum fark edildiğinde kişilerin bununla baş edebilme adına ortaya koyduğu yöntemler oldukça önem arz etmektedir." dedi.
Bu başa çıkma stratejilerinin kişiden kişiye farklılık gösterebilmekle birlikte yalnızlıkla başa çıkma becerisinin çocuk yaşta dahi olsa artırılması adına önerilebilecek stratejilere de dikkat çeken Beyaz, şu tavsiyelerde bulundu:
"Çocuğun düzenli bedensel veya sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi.
Kendini yalnız hisseden çocuğun sosyal çevresini yenileyebilmesi için cesaretlendirilip desteklenmesi.
Çocuğun sosyal gereksinim ve arzularının-beklentilerinin konuşularak gözden geçirilmesine yardımcı olunması.
Çocuğun yalnızken yaratıcı bir etkinlikle meşgul olmasını sağlayacak uğraşıların planlanması ya da aktif tek başınalık halinin örnek davranışlarla gösterilmesi."
Destekleyici bir tavır alınmalıdır
Çocuğun yalnızlığının giderilmesine ilişkin hem aileye hem öğretmenlere düşen sorumluluklara da değinen Beyaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu hususta ailelerin ve öğretmenlerin tutum-davranışlarında, eleştirel, baskıcı veya koruyucu bir tarz yerine, destekleyici ve demokratik bir tavır takınmaları gençlerin kendilerini yalnız hissetmemelerinde, daha özgür ve katılımcı olabilmelerinde oldukça önemlidir. Çocukların sosyal etkileşim becerilerini kazanabilmesi için gerekli özenin gösterilip etkileşime geçebilmelerine yönelik ortamın hazırlanması, aktivitelerin planlanması ve çocuklara inisiyatif alabilmelerini sağlayabilecek görevler ve sorumluluklar vererek öz saygılarının artırılmasını tavsiye edebiliriz."
Mahreç: Haber Merkezi