Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, dün toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısını ve gündemi değerlendirdi. Doğan, Halkların Demokratik Kongresi’nin "Barış için 1 milyon imza" kampanyası başlattığını söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısının ardından İmralı'da yapılan görüşmeleri içeren süreci değerlendiren Doğan, barış ve çözümün ancak halklarla yapılabileceğini belirtti. Ayşegül Doğan, "Asıl özne halklardır. Yalnızca siyasi partilerin temasları, görüşmeleri ne kadar memnuniyet verici olursa olsun bu süreci nihayete ermesi için yetersiz olur. O yüzden gelin imece usulü hep beraber bu ihtimali büyütmek için yapılması gerekenleri yapalım" diye konuştu.
Doğan, Kürt meselesinde DEM Parti’nin gayretlerini "her defasında başka türlü adlandırmaya çalışanlar" olduğunu belirterek, "Hiç kimse DEM Parti’nin bu süreçte alması gereken sorumluluktan kaçtığına ilişkin kamuoyundan spekülatif algılar yaratmaya çalışmasın. Bunun hiçbir karşılığı yok" dedi.
“İnsanlar ‘bir yandan barış görüşmesi bir yandan kayyum ataması olur mu?’ diye soruyorlar”
Doğan, hangi siyasi partiden, dinden, etnisiteden olursa olsun, İstanbul’dan, Diyarbakır’dan, Şırnak’tan, Bingöl’den, Tekirdağ’dan insanların bu tartışmaları takip ettiğini aktararak, şunları söyledi:
"Ama hepsinin sorduğu bir soru var, 'Bu devlet gerçekten barış istiyor mu? Demokratik değişim ve dönüşüme bu devletin gerçekten niyeti var mı?' Barıştan bizim anladığımızla devletin anladığı aynı şeyi mi?’ diye soruyorlar. İnsanlar bunları yaşadıklarına bakarak soruyorlar. Mesela Mersin’in Akdeniz Belediyesi için oy kullanmış seçmenler bize 'bir yandan barış görüşmesi bir yandan kayyum ataması olur mu?' diye soruyorlar. Beşiktaş Belediyesi’ne bu şekilde bir siyasi operasyon, Akdeniz Belediyesi’ne böyle bir yaklaşım antidemokratik uygulamaların son hızla devam edeceğini belli eden güçlü mesajlar vererek halka bu soruları neden sorduruyorsunuz?"
"DEM Parti barışı ve çözümü istemiyormuş gibi algılatılmamalı"
Doğan, beklenen, talep edilen, uğruna mücadele edilen barış ve çözüm ihtimalinin ortaya çıkması için güvene ihtiyaç bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bunlar bir koşul siyaseti olarak algılanmamalı. Bunlar bu şekilde çarpıtılarak sanki DEM Parti barışı ve çözümü istemiyormuş gibi algılatılmamalı. Bunların hepsi yaratmak istediğimiz iklime gölge düşüren girişimler olur. Diyoruz ki, artık Türkiye, barış ve çözüm konusunda emekleme ve patinaj yapmaktan çıkmalı, en az 40 yıldır denenen ama sonuç alınamayan yöntemler yerine yeni yöntemler bulduğu barış ve çözüm yolunda kararlılıkla yürüyeceğini ifade etmeli. Yalnızca ifade etmemeli, antidemokratik uygulamalardan uzaklaştığını ve vazgeçtiğini göstererek bu güvensizliği gidermeli. DEM Parti olarak diyoruz ki itirazlar, öneriler, eleştiriler partimiz tarafından duyuluyor. Partimiz buradan yetkililere sesleniyor, bu uygulamalardan vazgeçin. Bunun Cumhuriyet tarihinin en büyük ve kapsamlı barış görüşmeleri olmasını istiyorsak herkesin yapması gerekenler var ve hiç kimse bu konuda sorumluluktan kaçınmamalı. Kayyum uygulamalarından bahsettik, bir de dönüp dile bakalım. Tüm yapıcılığımıza rağmen ne deniyor? Son derece üsttenci, tehditkar, içinde şantajlar olan, 'öyle yapmazsanız böyle olur, şöyle yapmazsanız böyle olur' diliden vazgeçmek gerekiyor. Bu dil ne yapıcı, ne kapsayıcı ne de yeni. Eğer 'asarız keseriz' gibi bir dille bu sorun çözülebilseydi bugüne kadar çözülürdü. Çok kritik bir dönemden geçiyoruz ve bu konuda hepimiz mutabıkız. O halde herkes dilini değiştirmeli. Tüm taraflar ezberlerini bozmalıdır. El uzatmanın dili başkadır, sırt çevirmenin de dili başkadır. Eşitlerin dili başka, efendilerin dili başkadır. İktidarı ve bu konuda sorumluluk hisseden herkesi eşitlerin dilini kullanmaya davet ediyoruz."
“Halk yeni bir şeyler için adım atılmasını bekliyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'da, "Yeni bir şey söylemek lazım." dediğini hatırlatan Doğan, şunları kaydetti:
"Biz de kendisine katılıyoruz, yeni bir şeyler söylemek ve yapmak lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Diyarbakır'da 'yeni bir şey söylemek lazım' sözü önemli. Çünkü tam da Diyarbakırlıların, İstanbulluların, Edirnelilerin, Tekirdağlıların, Kastamonuluların, Şırnaklıların, Mardinlilerin istediği şey bu. Yeni bir şey duymak, yeni bir şey görmek ve o yeninin ispat edildiğini görmek istiyorlar. İnsanlar bu yeni için vazgeçilmez, dönülmez bir yola girildiğini görmek istiyor. O yüzden yeni bir şeyler için adım atılmasını bekliyor. Sayın Öcalan'ın mesajı da bu yönde. Hem yedi maddelik mesajında bunu kamuoyuyla paylaşıyor hem de daha önce Şanlıurfa Milletvekilimiz Ömer Öcalan'ın gönderdiği mesajda kamuoyuna 'Ben hazırım' diyor. Bu konuda barışın bir tarafı Sayın Öcalan. Eğer öyleyse onun sesi ve sözü topluma doğrudan ulaşmalı. Özgür çalışma koşulları, bu sürece katkı sunabilecek koşulları oluşturulmalı."
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, dün yaptığı grup toplantısında da "Bu sorunun çözümü için gerekli talimatı verdim" dediğini ifade ederek, "Evet, bunun için de gerekli talimatı vermeli. Bu hukuksuzluk devam etmemeli artık. Tecrit son bulmalı. Tecridi sürdüren bu yaklaşımdan uzaklaşılmalı. Tarihi bir Kürt-Türk ittifakı olarak tanımlanan ve bunu sağlamak için yapılan görüşmeler İmralı'da bir tecrit koşullarında yapılıyor. Bu tutarsızlıklar bir an önce giderilirse Türkiye kamuoyu artık bu gündemlerle meşgul olmayacak ve gerçek gündemine dönüp gerçek sorunlarını konuşabilecek" diye konuştu.
“İstanbul Barosu’nu kriminalize etmeye çalışmak Türkiye’nin demokrasisine nasıl bir katkı sunabilir?”
İstanbul Barosu'na açılan davayı da değerlendiren Doğan, "Dünyanın en büyük barolarından birine, binlerce hukukçunun oyuyla seçilmiş bir yönetime böyle bir siyasi operasyon düzenlemek, bu baroyu kriminalize etmeye çalışmak Türkiye'nin adaletine, hukukuna, demokrasisine nasıl bir katkı sunabilir? Sunamaz. O yüzden 2016'dan bugüne olağanüstü hal döneminde başlayan güya kaldırılmış olan ama pratikte süren meslek odalarına, barolara, belediyelere yönelik bu antidemokratik uygulamadan vazgeçip insanların tercihlerine, halkların iradelerine saygıya davet ediyoruz" dedi.