Açılışa, bir sokak röportajında Instagram’ın kapatılmasına ilişkin kullandığı ifadeler nedeniyle tutuklanan ve dün gece saatlerinde tahliye edilen Dilruba Kayserilioğlu da Özel ile birlikte katıldı.

Özel, konuşmasında İzmir’e ilişkin önemli mesajlar verirken üstü kapalı olarak erken seçimi işaret ederek mevcut iktidara 2 sene ömür biçti.

“Türkiye’ye iyi geleceğine inanan ilk şehir oldu İzmir”

İzmir’in değişimi en çok destekleyen il olduğunu hatırlatan Özel, şunları söyledi:

“14-28 Mayıs’ın travmasını en çok hisseden kent şüphesiz İzmir’di. İzmir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin bir kez daha iktidar olmasını bekliyordu. Bu konuda yüksek bir motivasyon ve büyük bir inanç vardı. Sürecin öncesinde ve sonrasında yaşanalar doğruları ve yanlışlarıyla geride kaldı. Ama geçen yaz İzmir’de gençlerin gözünün feri sönmüştü. İleri yaşta olanların omuzları hepten yere düşmüştü. Kimse başını yerden kaldıramıyordu. Hep karamsarlık hakimdi. Biz CHP’de neredeyse çocuk yaşta siyaset yapmaya başlamış, pek çok görevde bulunmuş ve bu hikayenin sonunun böyle gelmemesinin gerektiğine inanan kadrolar olarak ‘CHP değişirse, Türkiye değişir’ dedik. O ateşin yakıldığı ilk günlerde sözümüzü birlikte söylediğimiz arkadaşlarımızın sayısı azdı. Ancak gün geçtikçe CHP’de yaşanacak bir değişimin Türkiye’ye iyi geleceğine inanan ilk şehir oldu İzmir. Yüzde 93 oranında bir değişimi genç kadroları, daha çok kadının daha çok siyasette olmasını ve yeni bir başlangıcı destekliyorlardı.  O süreçte sesimiz en iyi İzmir’in duyduğunu ve İzmir’i duymanın, İzmir’in dediklerini yapmanın da ne kadar doğru olduğunu bizzat deneyimledim. Süreç bizi, tarihi bir değişime getirdi.”

İktidar için üç anahtarı işaret etti

Partideki değişimi ve iktidara giden yolu ‘üç anahtar’ örneğiyle açıklayan Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Hemen arkasından yerel seçim günleri vardı. Yerel seçimlerde tüm adaylar önemli. Seçimin bir sürü segmenti, seçimin sonuçlarına yapılacak yorumlardan önce seçimin kendisine nasıl baktığınız çok önemliydi. Bu seçimden çok sayıda kadın belediye başkanıyla çıkmalıydık. Bu seçim, gençlerin yerel yönetimlerde iddia koydukları, sorumluluk aldıkları görevlendirmeleri bekliyordu. Bunun yanında bir büyük başarı elde etmek lazımdı. Tabii karamsarlar vardı. İyi niyetli karamsarlar, öğrenilmiş çaresizlikten dolayı karamsar olanlar ve felaket çağıran karamsarlar vardı hepsine kulağımızı tıkadık. ‘Bize bir anahtar lazım.’ dedik. 1980 darbesinden beri siyaset kalesinin başarı kapısını bir türlü açamamışız. Bu kapıyı açmamız lazım. Parti Meclisimizin yaş ortalaması 43. Ben PM’nin herhalde en yaşlı 5.üyesiyim. MYK kurduk. Yarısı kadınlardan, yarısı erkeklerden oluşuyor. ‘Bir bakın bakalım Atatürk bu başarı kalesinin kilidini bir yere koymuştur’ dedim. Üç büyük kilidi üç büyük anahtar açtı. Ben partinin genel başkanıydım. Ama Gazi cumhuriyeti de partiyi de bana emanet etmemişti. Başkomutanlara emanet edebilirdi. Ama etmemişti. Ne cumhurbaşkanına ne milletvekillerine. Cumhuriyeti, gençlere emanet etmişti. Bizim o koca kalenin koca kapısındaki kilitlerden ilkini gençler açtı. İkinci kilit… Avrupa’daki ülkelerin hepsinden 40 yıl önce Türk kadının seçme ve seçilme hakkı elde etmesine fırsat veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ikinci anahtarı da kadınlara emanet etmişti. O kilidi de kadınlar açtı.

“Her şeyi ölçmeliyiz dedik”

Üçüncü de bugün fuarın da teması olan teknoloji, bilim ve bilimden yararlanma. Burada ortaya koydukları vizyon fevkalade kıymetli. Mutlaka dedim ki bu fuarın teknolojiyi, bilimi yakalaması, inavasyona yönelik olarak çok önemli işlerin yapıldığı işlerin yapılması, Türkiye’nin yeniden bir çekim merkezi haline gelmesi önemliydi. Ben Amerika ve Rusya’nın teknoloji savaşları yaptıklarına şahit olmuş biriyim. İzmir hem Türkiye’deki hem de dünyadaki yeriyle 1940’larda 1960’larda yapmış olduklarını bugün yapacak olsa dünyanın en önemli teknoloji fuar, dünyadaki şirketlerin Ar-GE departmanlarının yarıştığı bir alan haline gelebilir ve gelmelidir. O nedenle bu senenin temasının böyle belirlenmiş olmasını da çok önemsiyorum. Genç ekiple dedik ki üçünü anahtar ölçme ve değerlendirme. Her şeyi ölçmeliyiz dedik. Mevcut belediye başkanlarını, beklentileri, aday adayları… Daha önce partimizde partinin bütçesini yüzde yarımını ayırdığımız ölçme değerlendirmeye bu sene 6’da 1’ini ayırdık. Bu 34 katlık bir farktı. 355 bin anketle adat belirledik. 355 bin anketle adaylarımızı yeniden adaylaştırdık ya da yerine gösterdiğimiz anketlerle yeni adayları belirledik. Sonra da 255 bin anketle onları alanda denetledik. Alanında deneyimli pırıl pırıl bir ekip bir şartname hazırladı. Dediler ki ‘Anketlerin sorularını hazırlayacağız, istediğimiz verileri belirleyeceğiz ve Anketleri biz buna uygun anket yapabilen firmalarının hepsiyle çalışacağız. 20 firma çağırıldı 12 firma geldi. Sonunda 20 firmadan altısının uyduğu şart neydi: Yapay zeka denetimi. Yapay zekanın dinlenmesine olanak veren firmalarla çalışıyorduk. O dönemde biz bunu söylediğimizde yapay zeka aday çıkarıyor deniliyordu. Bunların hiçbirini yok sayamayız. Biz yok saymadığımız için seçim akşamı yaklaşıyor. Ben 3 gün önceden teşekkür konuşmasını düşünmeye başladım. Ertesi gününe felaket bekleyenler vardı. İster inanır büyük bir zafere ve mutluluğa en baştan hazır ve ortak olursunuz benim karşımda bu zafere inanmış, İzmir’de gösterdiğimiz 3 adaydan 29’unu seçtirmiş olmanın büyük bir mutluluğunu ben duyuyorum. Karşımda da iyi eğitimli belediye başkanlarım oturuyor. İzmir gibi bir kentte cumhuriyet tarihinde bütün partiler altı kadın belediye başkanı seçtirmişti. Biz sekiz tane seçtirdik. 13 tanesini seçtirdik 40 yaş altı genç adayların. Şimdi onlar rekabet ederlerse birbirlerinin gelişimine katkı sağlayacak şekilde… Sayın Cemil Tugay’ın süreç analizinde gerçeği görmede, teknolojiden yaralanmada Türkiye’nin en iyisi olan Cemil Tugay’ın İzmir’de de en iyisini yapacağına inancımı bir kez daha tekrar ederek bu kentin bundan sonra çok çok daha farklı bir yere gideceğine inanıyorum.”

“Kamuoyu desteğinin sizler tarafından yaşanması bu kente devrim yaşatacak, çağ atlatacak”

İzmir’in memnuniyette zor bir kent olduğunu belirten Özel, belediye başkanlarına seslenerek şöyle konuştu:

“Biz bu kente borcuyuz. İzmir, sürece verdiği katkıyla en iyisini ve en iyisini beklemeyi hak ediyor. İzmir, notu en kıt seçmen. Çünkü en iyi öğretmen o. Eğiliyor, bükülmüyor, teslim olmuyor. Sonra da en iyisini istiyor. Geçmiş dönemlerde çok iyi işler yaptık ama belli dönemlerde İzmir bizden ne bekliyor, ne istiyor… Esas standart taleplerini yerine getirmeden bambaşka vizyonlar peşinde koşmadan burada bir rıza üretmek lazım değil mi bu sefer anlaşıldı. Bu sefer, adaylara bakan İzmirli anladı. Kimin grevine devam ettiğine kimin etmediğine bakan İzmirli iyi niyeti, çabayı ve kendi taleplerinin doğru ölçüldüğünü gördü. Şimdi bu insanlara hak ettiklerini verme zamanı. Tabii ki başlangıçlar zordur. Ama ben iyi niyetli bir çabayı tüm belediye başkanlarımızda görüyorum. Onların kente en iyi hizmetleri yapabilmeleri için projelerinin, gayretlerinin ve kamuoyu desteğinin sizler tarafından yaşanması bu kente devrim yaşatacak, çağ atlatacak.

“CHP, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunuyor”

Fikir hürriyeti üzerinden Dilruba ve Suavi’nin yaşadıklarını da hatırlatan Özel, mazlumların yanında olduklarını bir kez daha tekrarlayarak şunları söyledi:

“Ben yerel seçimlerde sonra birkaç ziyaret ve açılış dışında uzun süre İzmir’de olamadım. Bugün burada olmak kıymetli. Ben bugün burada bizimle olan birini anmak istiyorum. İzmir zaman zaman haklı tepki gösteren, hak ettiğini almadığında sözünü esirgemeyenlerin kenti. İzmir’de bir kardeşimiz bir mikrofona birkaç şey söyledi. Biz dün onu cezaevinde ziyaret ettik. Ben çok emin bir şekilde şunu yaptım. Cezaevine gidip de kapının önüne çıkıp da şunu da yapacağız, onu da yapacağız demek yerine ‘Haksızlığa itiraz etmek önemli bir melesidir. Bir de cezaevinde bir davet yaparsanız o davet kısa sürede karşılığını bulur. ‘Dilruba, sen buradan çıkacaksın. Ben kapının önünde bir konuşma yapacağım. Seni de davet edeceğim.’ Sen buradan çıkıp partimizin kuruluş yıldönümü kutlamalarında bizimle olacaksın’ dedim. Dilruba’ya koruma memurlarının yanında dedim ki ‘burada racondur. Ziyarete gelen iade-i ziyarete gitmen lazım’ dedim ‘İnşallah Özgür Bey’ dedi. Kendisi 24 saat olmadan iade-i ziyarete geldi. İyi ki varsın Dilruba. CHP, düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunuyor.

“Bilsinler ki karıncayı size ezdirmeyiz”

Benim dün canım sıkıldı bir konser izlemeye gittim. Suavi gibi birine ‘Burada konser yaptırmayız, burada terörist istemiyoruz’ gibi hadsizliklere giriştiler. Ben de İzmir il başkanıma ‘Canım çok sıkıldı gidip Çine’e bir konser izler miyiz’ dedim. Gideriz dedi. Birkaç arkadaş olur mu dedim. Olur dedi. İzmir’in tüm ilçelerinden Suavi’yi sevenler ve sahip çıkanlar, Aydın’dan Muğla’dan Çine’ye akanlarla Suavi’nin hayatının en unutulmaz konserini hep birlikte yaptık. Her kim ki Türkiye’de bir mağdur bir mazlum bundan önce olduğu gibi bir mağdur varsa öyle arkasında falan değil, yanındayız, kolundayız. Kim ki sanatçıları siyasi saiklerle ayrıştırıcı söylemler söylüyor. Kendimize söylenmiş farz ediyoruz. Kim ki bir konserin yapılmasını istemiyor. O konserin 10 katı büyüklüğünde olmasının teminatı oluruz. Bilsinler ki karıncayı size ezdirmeyiz.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, AB-Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Ossowski’yi kabul etti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, AB-Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Ossowski’yi kabul etti

“Yarının güvencesi de CHP’liler olarak bizleriz”

Özel ‘erken seçim’ sinyali vererek sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

“Ama şunu görün… Birileri diyor ki ’Seçimi kazanmadılar, dilleri yumuşak… Bütün seçmene sahip çıkıyorlar. Başarıları tüm Türkiye’ye mal ediyorlar Her olmaları gerek yerdeler, her türlü sosyal ilişkiyi en iyi şekilde yapıyorlar. Kutuplaşa olması lazım, gerginlikler lazım’ denmiş. Ve anlaşılıyor ki kabul edilmiş. İşte Suavi’nin bir konserini iptal ettirdiler. Çine’ye göz diktiler, oraya gittik. ‘Bugün Dumlupınar’da sizi konuşturmayacağız’ dediler. Sanıyorlar ki orada bir kavga olacak, kutuplaşmadan yıllardır ekmek yiyenler yararlanacak. Dumlupınar’a gittik şehitliğe de gittik, anıtlığa da gittik meydanda 3-5 bin kişiye de konuştuk. Ama dedik ki o oyuna alet olmayacağız. O oyuna alet olmayacağız. Bugün bizi konuşturmuyorlar mı… Neymiş yürütmede değilmişiz. Biz 3.sırasındayız. Sen oturup dinleyeceksin benim bakanım konuşacak dediler. Hadi dedim konuşsun. Bir sene bilemedin iki sene daha konuşsun. Cumhurbaşkanı bir CHP’li cumhurbaşkanı olacak. İlla bakan konuşacaksa CHP’li bir bakan ya da Türkiye ittifakının bakanı konuşacak. Artık bıçak kemiğe dayandı. Kavgalardan, kutuplaşmalardan sıkıldı. Bütün anketler ortada. Türkiye’nin birinci partisi bütün Türkiye’yi kucaklıyor. Ya gelecek sene ya ondan sonraki sene bakan konuşuyorsa bizden, cumhurbaşkanı yardımcısı konuşuyorsa bizden, cumhurbaşkanı konuşuyorsa bizden. Yolun sonu görülüyor. Ama bizim kimseden kaçıracak mikrofonumuz olmayacak. Biz Türkiye’nin kurucu partisi olduğumuz gibi yarının güvencesi de CHP’liler olarak bizleriz.”

Kaynak: ANKA