Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), 2024- 2025 dönemi kabuklu fındık alım fiyatlarının açıklanmasının ardından Levant kalite fındığın kilogramı 130 TL, Giresun kalite fındığın fiyatı 132 TL olarak belirlendi. Açıklanan fındık fiyatına tepki gösteren üreticiler, ANKA Haber Ajansı'na konuştu.

"Bu fiyat Normal de bu emeğe değmez"

Neşe Aydın, "Fındık toplamak tabii ki kolay değil. Bu sıcakta bu kadar işçinin hakkının alınması gerekiyor yani çok zor bir iş bu. İnşallah hakkımızı hakkıyla verirler. Bu fındığın gübresi var, bu fındığın ot biçimi var; yani bu fındığın çok zahmeti var. Verilen fiyattan hiç memnun değiliz. En az 150- 180 TL olması gerekiyor" dedi.

Fındık bahçesinde çok sayıda işçi çalıştıran üretici Özkan Palazoğlu, "Normalde bu emeğe değmez. Hani niye değmez, bak iki günden beri fındık topluyorum, toplanan fındık belli giden işçi sayımız belli. Fiyatlarının ne olacağını da bilmiyoruz şu anda. Verilen fiyat 132 lira desteklemeyle beraber. Normalde fiyatı güzel değil. 160- 170 de olabilirdi normal ama 3 ton fındığın maliyetini vereyim. 40 bin lira gübreye verdim, 20 bin lira da bahçe temizleme işçiliğine verdim, 110 bin lira daha işçiye veririm. İşte artık her şey meydanda. Toplayacağımız fındıkta ne kadar olur, 2 bin, 2 bin 200 kilo, o aralarda zaten değmez" diye konuştu.

"Devletimiz halkını düşünmedi"

Hükümetin açıkladığı fiyatın çok düşük olduğunu söyleyen Suriye Baş, "Vermedikleri için ne yapacaksın şimdi? İşçiler, ameleler geldi. Bu mahsul onlar alıp gidecek ama biz de bunun gözüne bakacağız. Sade bu, başka şeyimiz yok gelirimiz Karadeniz Bölgesi’nde. Çiftçiler bunun gözüne bakıyor ama fiyat yok. 200 lira olsaydı net güzel olurdu. Gübresi var, işçiliği var, patozu var, bunun dalı keseni var, ışkın alanı var, neler, neler. Hangisini anlatayım ki? Devletimiz halkını düşünmedi, çiftçiyi düşünmedi. Yapacak bir şey yok, net 200 olması lazımdı" dedi.

Özlem Aydın ise şu şekilde konuştu:

"Biz kadınlar olarak özellikle Karadeniz kadını her tarafta çalışıyor. Bağda çalışıyor, bahçede çalışıyor, evde çalışıyor. Emek veren kadın ama  kadınlara zaten sunulan bir hak yok. Kadın evde sigortası yok. Kadın eşiyle beraber çalışıyor, hiçbir şeyi yok. Biz de fındığa bakıyoruz. Çoluğumuzu çocuğumuzu bununla okutuyoruz, ev yaptırıyoruz. Buradaki insanlar her şeyi fındık karşılıyor; okutacak çocuğunu fındıkla, evlendirecek fındıkla, ev kuracak fındıkla. Fındıkta para yok, maliyeti de çok biliyorsunuz. Türkiye şartlarında çok kötü. Bu yüzden biz bu konuda şikayetçiyiz. Verilen fiyat kesinlikle hiçbir şeyi karşılamıyor. Zaten işçiye verilen para, mazot parası, gübre parası, kendi verdiğimiz emek hariç. Kendimiz kendi hamalımız, yani kendimizin hamalı oluyoruz başka hiçbir şey yok. Onu geçtim maliyetleri karşılayamıyor zaten. Bir ton gübrenin fiyatı şu kadar, bir işçinin maliyeti bize bir sürü paraya geliyor, karşılayamıyor ki. Yani biz de çocuk geçindirelim, çocuk okutalım, evlendirelim, barklandıralım; hepsi maliyeti karşılamıyor."

"Bizim ziraat odalarının 160 lira kırmızı çizgisi olan fiyatı ciddiye almadılar"

Ulubey Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Aydın yaşadıkları sorunları şu şekilde anlattı:

"Burada biz hem il ekonomisine hem ilçeye hem ülke ekonomisine katkı sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Ama burada hükümet edenler maalesef ki, üstüne basa basa söylüyorum bizim ziraat odalarının 160 lira kırmızı çizgisi olan fiyatı ciddiye almadılar. 130 lira gibi bir rakam açıkladılar. Bunlar hem şahsımı hem de çiftçimizi üzmüştür. Çünkü burada biz girdi maliyetlerinden ve refah payından üstüne basa basa bahsettik, söyledik. Dedik ki girdi maliyetleri yüzde 300 arttı, yüzde 250 artan gübre fiyatları var. İşin maliyetleri arttı, bunun üstüne de aradaki refah payı ciddi bir makas açıklığı yarattı. Buradaki refah payını üstüne koyarak bu rakamı açıklamanız çiftçi yararına olacaktır. Bunu biz niye söyledik? Bizim yaptığımız çalışmalarda ilçemize 1 kilo fındığın maliyeti 117,50 kuruş çıktı. Yani 117,50 kuruş maliyeti olan bir 130 lira verdiğiniz zaman bu çiftçinin tamamı zarar anlamına geliyor. Burada şunu kimse yanlış anlamasın, bizim burada kendi emeğimiz de var. Günlerdir emek harcıyoruz, dip sürgünü alıyoruz, fındık altı vuruyoruz, harmanımı temizliyoruz, yaprak gübresini atıyoruz, saban gübresini atıyoruz, organik maddesini atıyoruz. Böyle gidiyor, kalem kalem üstüne koyarak gidiyoruz. Biz burada bunları baz alarak dedik ki çiftçi temsilcileri maliyet raporunu çıkarttı, maliyet raporu 117,50 kuruş. Bunun üstüne de refah payı koyarak 160 açıklayın ne çiftçi üzülsün ne işçi üzülsün.

"Kimsenin cebindeki paradada gözümüz yok emeğimizin hakkını istiyoruz"

Biz çiftçi temsilcisi olarak çiftçiyi temsil ediyoruz. Aynı zamanda işçiyi de temsil ediyoruz. Diyoruz ki biz burada kimsenin zarar etmesini istemiyoruz, kimsenin cebindeki parada da gözümüz yok. Dolayısıyla hükümet edenlerden, bölge milletvekillerimizden bu insanların feryadını duymalarını istiyoruz. Bu fiyatı revize etmelerini istiyoruz. Aksi takdirde Karadeniz'de fındık üretimi bitecektir, bitmek zorundadır. Çünkü insanlar karşılayamıyor, işçilikleri karşılayamıyor. Gübre maliyetleri yüzde 300 artmış, patos fiyatı artmış, işçi yiyesi artmış, dip sürgünü fiyatı artmış. Artmış da, artmış... Bugün bir tane boş çuvalın fiyatı 20 TL. Yani bu insanlar bu parayı verip işçilik yapıp bunun karşılığında da kar edecek. Ticarette de kural şudur: Ürettiğin malı karsız satamazsın ama bize şunu dikte ediyorlar; 'sen kar etmeyeceksin, cebinden para vereceksin.' Böyle bir üretim tarzı mümkün değildir. Tarım Bakanımıza, hükümet edenlerimize sesleniyoruz, bunu derhal TMO fiyatlarını revize etmelidir. Bu fiyatlar kabul edilebilir fiyat değil."

"AKP iktidarı tercihini tekellerden yana yaptı, sözün bittiği yerdeyiz"

Fındık üreticinsin yıllardan beri mağdur edildiğinin altını çizen Tüm Köy- SEN Ordu İl Başkanı ve fındık üreticisi Zekai Sahra şu şekilde konuştu:

Tarihi Kentler Birliği, Mansur Yavaş başkanlığında Muğla'da toplanıyor Tarihi Kentler Birliği, Mansur Yavaş başkanlığında Muğla'da toplanıyor

"Aslında biz bu sorunları yıllardan beri yaşıyoruz, bu durum ülkenin tarım politikasından ayrı bir durum değil. Biz fındık üreticisi olarak, işte buğday üreticisi, çeltik üreticisi, soğan üreticisi neyi yaşıyorsa, biz de onu yaşıyoruz. Aslında anlatılacak sözün bittiği yerdeyiz. Fındık üreticisi yıllardan beri bu mağduriyeti yaşıyor ve bu mağduriyetleri de her yıl derinleşerek devam ediyor. Bu süreç son 22- 23 yılda AKP iktidarının tercihini uluslararası gıda tekellerinden yana kullanması ve fındık üzerinden ciddi paraların döndüğü bir piyasadır. Dolayısıyla fındık üreticisini teslim aldılar. Fakat biz burada dış ticaret, dış tekeller derken, alım tekelleri derken, ülkeyi yöneten hükümeti de bunlardan ayrı düşünmemek lazım bütün bu fındıkta yaşanan vurgun ve soygun bir onay almadan olamaz çünkü fındıkta gerçekten dehşet bir pervasızlık var ve tarımı yönetemeyen iktidar burada en büyük pay sahibi. İktidarın da şöyle bir gerekçesi oluyor. Yani üretici yıllardan beri zulüm altındayken fındık üreticisi özellikle, iktidar maalesef oy aldığı bölgeler olarak da görülüyor. Dolayısıyla sorunun çözümünü biraz da ben bundan geciktiriyor veya tercihini bu gıda tekerinden yana kullanıyor diye düşünüyorum.

"Üretici fındık bahçelerine girerken cenaze evine girer gibi gidiyor"

Fındık üreticisi gerçekten yıllara dayalı bir sömürü düzeninin içerisinde gidiyor. Bugün destek dedikleri hükümetin destek dedikleri olayların destekle falan alakası yok. En az 200 lira olmalı ki bugünkü şartlarda. İşte biz yandık, yıkıldık, hak etmediği bir parayı da istemiyor. Fındığın bugünkü şartlarda minimum 200- 210 lira olması lazım. 500 bin civarında bir fındık üreticisi var, işte batıdan Trabzon’a kadar. kayıtlı Bugün 2 milyon 3 milyon civarında bir insana geçimini temin eden bir ürün. Benim babam rahmetli üç çocuğunu hiçbir sosyal yardım almadan, bugünkü gibi buralardan çıkan fındıkla yetiştirdi, tahsilimizi yaptırdı ve bize katkı sundu. Yani evlenirken bile, biz bugün artık bu fındık bahçelerinden bırakın çocuk okutmayı bu çocuklara artacak hiçbir kuruş para yok. Düğünler yapılırdı, evler yapılırdı ya fındık baz alınırdı. Örneğin önceden yani önemli işlerin kaynağıydı fındık. Oysa bugün üretici fındık bahçelerine girerken cenaze evine girer gibi gidiyor. Yani yıllardan beri aptal yerine konulmuş olmanın, ben kendi adıma konuşuyorum, acısını ben çok hissediyorum. Fındık şu anda öyle geçim değil, artık fındık gıda tekellerine hizmet eden, biz kendi topraklarımızda bu şirketlerin marabası durumundayız. Bunların işçisiyiz, bir de üstelik sendikasız, işçi ücretini alamayan, işçi fazla mesai yapan işçi durumundayız."

"Enflasyonu göz önüne alarak en az 160 lira fındık taban fiyatı talep ettik"

Altınordu Ziraat Odası Başkanı Atakan Acar şunları ifade etti:

"Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu’nda yapmış olduğumuz toplantı sonucunda Ordu ilinin tamamını kapsayan 117 TL gibi bir maliyet bulduk fındıkta bu sene. Tabi bunun akabinde de hem üreticinin refah payı hem de enflasyonu göz önüne alarak en az 160 olması gereken bir fındık taban fiyatı da talep ettik. Verilen fiyat bizim beklentilerimizin altında bir fiyat. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Ordu, Giresun ve Trabzon bölgesinde 117 lira civarında bir maliyet olduğu için açıklanan taban fiyat bizim üreticimizi memnun etmemiştir. Tabi biz burada bir revize yapılabilir mi ben yapılabileceğini düşünmüyorum çünkü daha önceki senelerde böyle girişimler olmuştur ama Tarım Bakanlığı yetkililerinin TMO yetkililerinin bize vermiş olduğu cevabı tekrarlamak gerekirse böyle bir yetkilerinin olmadığını ve revizenin olmayacağı ile alakalı bize bir söylemde bulunmuşlardı.

"Alan bazlı desteğin bir an önce 1200 lira seviyesine çıkarılmasını istiyoruz"

Bizim burada esasen üstünde durmamız gereken şey şudur, Doğu Karadeniz fındık üreticisi bir şekilde desteklenmelidir. Çünkü Doğu Karadeniz'de fındıktan başka ürünün üretilme şansı coğrafya gereği şoktur. Onun için Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki çiftçinin, alan bazlı destek adı altında verilen o desteğin bugün itibariyle bin lira, bin 200 lira seviyesine çıkarılması lazım. Doğu Karadeniz çiftçisi olarak istediğimizi alamıyor, üründen istediğimiz karı elde edemiyor ve geçimimizi sağlayacak parayı kazanamıyoruz. Onun için bizim bölgemizdeki çiftçiye muhakkak o alan bazlı desteğin 2014 yılından beri artmayan 170 TL olan alan bazlı desteğin bir an önce bin liralara, bin 200 lira seviyesine çıkarılması sonucunda Doğu Karadeniz Bölgesi üreticisi de bir memnuniyet hasıl olacak ve geçimini sağlayacak, bu üründen sürdürülebilir tarımı sağlayabilecek bir duruma gelsin. Bizim talebimiz budur. Her sene biz taban fiyat açıklandığında inanın feryadı figan eden Doğu Karadeniz Bölgesi üreticileri ve bunları temsil eden Ziraat Odası Başkanları veya diğer paydaşlar var. Bunu bir düşünmesi lazım yetkililerin, yani batıdan hiç ses çıkmıyor, bu doğudan niye biz bu kadar yüksek ses çıkıyor diye şapkayı öne koyup düşünmeleri lazım."

Kaynak: ANKA