Güncel

Astım hakkında doğru sanılan 10 yanlış

Uzmanlar, astımın doğru ve düzenli tedaviyle kontrol altında tutulabildiğine dikkat çekerek, toplumda astım hakkında doğru sanılan bazı hatalı bilgilerin hastaların tedavilerini aksatmalarına yol açabildiğine dikkat çekiyor.

Hava yollarında daralmayla kendini gösteren ve ataklarla seyreden ‘astım’ dünyada ve ülkemizde oldukça sık görülen bir hastalık. Öyle ki Türkiye'de yaklaşık 4 milyon kişi astım hastalığıyla mücadele ediyor. Kronik bir hastalık olan astımda ataklarla gelişen nefes darlığı, kuru öksürük, göğüste baskı hissi, hırıltılı veya hışıltılı solunum gibi sorunlar kontrol altına alınamazsa yaşam kalitesi ciddi boyutlarda düşebiliyor, dahası hastanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanabiliyor.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, hemen her yaşta görülebilen astım hastalığında yaşanan atakların aslında doğru ve düzenli tedaviyle kontrol altında tutulabildiğine dikkat çekerek, "Ancak toplumda astım hakkında doğru sanılan bazı hatalı bilgiler hastaların tedavilerini aksatmalarına yol açabiliyor. Bu nedenle astımda takip ve tedavinin düzgün yapılabilmesi için her şeyden önce hastanın hastalığı konusunda bilgi sahibi olması çok büyük önem taşıyor." dedi.

Tutluoğlu, astım hakkında toplumda doğru sanılan 10 hatalı bilgiyi anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu:

Astım ilerleyici bir hastalıktır. Yanlış!

Doğrusu: KOAH’ın aksine astım hastalığının zamanla ilerleme ihtimali az oluyor. Özellikle doğru ilaç kullanımı ve hekimin düzenli takibiyle astım tam olarak kontrol altına alınabiliyor. Hastaların çok az bir kısmında inhaler ilaçların doğru kullanımına rağmen hastalığın olumsuz seyir gösterebiliyor. Bu hastalar sık olarak ağızdan veya iğne şeklinde kortizon kullanmak zorunda kalabildiklerini söylüyor.

Astım sadece alerjik bünyeli kişilerde olur. Yanlış!

Doğrusu: Toplumdaki yaygın inanışın aksine, tüm astım hastaları alerjik bünyeye sahip değiller. Astım hastalarının yüzde 30-40’ında ‘non-alerjik astım’ adı verilen alerji dışı etkenlere bağlı astım gelişiyor. Bu kişilerde sık geçirilen solunum yolu enfeksiyonları, mesleki ve çevresel zararlı etkenlere maruziyet gibi etkenler nedeniyle hava yollarında aşırı duyarlılık meydana geliyor ve bunun sonucunda astım gelişebiliyor.

Astımlı hastalar spor yapamazlar. Yanlış!

Doğrusu: Toplumda astımlı hastaların spor yapamayacaklarına ve aktivitelerini kısıtlamak zorunda olduklarına yönelik yaygın bir inanış var. Hastalık kontrol altına alındıktan sonra astım hastalarının her türlü sporu yapabilirler. Örneğin yüzmek vücuttaki tüm kasları çalıştırdığı için astımda özellikle önerilen bir spordur.

Astım sadece nefes darlığı yapar. Yanlış!

Doğrusu: Astım bazı hastalarda nefes darlığı olmadan, sadece öksürükle seyredebiliyor. Uzayan öksürük şikayetlerinde akla öksürük varyantlı astımın gelmesi gerekiyor. Astımın bu türünde genellikle gece uykudan uyandıran ve egzersiz, sigara dumanı, parfüm ile yemek kokusu gibi ağır kokularla artış gösteren öksürük şikayeti oluyor.

Astım hastalarında sürekli nefes darlığı sorunu yaşanır. Yanlış!

Doğrusu: Astımın en önemli özelliği değişken hava yolu tıkanıklığı yapmasıdır. Dolayısıyla astım hastalarının sürekli nefes darlığı sorunu yaşadığına yönelik bilgi doğru değildir. Bazen haftalar, hatta aylar boyunca hiçbir şikayeti olmayan astım hastasında, genelde bir viral enfeksiyon veya fazla miktarda alerjene maruz kalma sonucu astım belirtileri gelişmeye başlayabiliyor. Tüm astım hastalarının yüzde 5’ini oluşturan ağır astımlılarda sürekli nefes darlığı ve öksürük gibi sorunlar yaşanabiliyor. Hastaların yüzde 95’inde ise belirtiler aralıklı olarak görülüyor.

Çocukluk döneminde oluşan astım hayat boyu devam eder. Yanlış!

Doğrusu: Astım çocukluk çağında erkeklerde, erişkin dönemde ise kadınlarda daha fazla tespit edilen bir hastalık. Çocukluk döneminde ortaya çıkan astımda belli yaş dönemlerinde şikayetler tamamen geçebiliyor. Örneğin akciğer gelişiminin olgunlaştığı 6-7 yaş aralığında yakınmalar ortadan kalkabiliyor. Eğer bu dönemden sonra şikayetler devam ederse ergenlik çağından sonra özellikle erkek çocuklarda astım şikayetlerinin tamamen düzeldiği gözlemlenebiliyor.

Astım ileri yaşlarda görülmez. Yanlış!

Doğrusu: Astım genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlıyor. Ancak bu durum ileri yaşlarda astımın gelişmeyeceği anlamına gelmiyor. Astım orta yaş döneminde başlayabileceği gibi, 60 yaş üstü popülasyonda da, aşırı duyarlı olan bronşların herhangi bir nedenle tetiklenmeleri sonucu başlayabiliyor.

Hamilelikte astım ilacı kullanılmaz. Yanlış!

Doğrusu: Hamilelikte astım ilaçlarının önemli bir bölümünün kullanılabiliyor. Astımlı hamilelerin ilaç kullanmamaları nedeniyle sürekli nefes darlığı sorunu yaşamaları bebeği strese sokabiliyor ve oksijensiz kalmasına neden olabiliyor. Bunun sonucunda düşük, erken doğum ve bebeğin yeterince gelişememesi gibi ciddi sonuçlar oluşabiliyor.

Astımda solunum yoluyla alınan gerek kortizon gerekse bronş genişletici ilaçların hamilelik döneminde de hastanın ihtiyacı kadar kullanılmasında hiçbir sakınca yok. Eğer astımlı hamilenin burun şikayetleri varsa, burundan kullanılan sprey kortizon ve antihistaminik damlalar soruna yol açmıyorlar. Daha ağır astımlı hamilelerde gerekirse tablete veya iğne yoluyla kortizona da başvurulabiliyor.

Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar zarar veriyor. Yanlış!

Doğrusu: Astım tedavisinde kullanılan kortizonlu spreyler normal dozlarda kana karışıp, kalıcı bir yan etkiye neden olmuyorlar. Ses kısıklığı ve ağız içinde oluşan yaralar gibi yan etkilerin özellikle hastanın ilacını kullandıktan sonra ağzını suyla çalkalamadığı durumlarda ortaya çıkabiliyor. Astım spreylerinde bulunabilen diğer grup, bronş genişletici ilaçlardır. Bu ilaçların da çarpıntı, titreme ve kas krampları yapma gibi yan etkileri seyrek olarak görülebiliyor. Ancak bu yan etkiler ilaçlara kısa süre ara vermeyle geçebileceği gibi devam edildiği takdirde de bir süre sonra azalmaya başlıyor.

İklimi güzel olan yerlere gitmek astım hastalığını geçirir. Yanlış!

Doğrusu: Kronik bir hastalık olan astım bazı iklim ve hava koşullarında daha ağır seyredebiliyor. Özellikle aşırı rutubetli, trafik ve sanayiden kaynaklı olarak havası kirli bölgeler astım açısından önemli bir sorun oluşturuyor. Astım hastalarının bir bölümünde yakınmalar bu çevresel etkenlerden uzaklaşıldığında bile düzeliyor. Ancak bu iyilik hali sadece hastaların o bölgede kaldıkları sürece geçerli. Hastalar hava kirliliği olan şehre geri döndüklerinde yakınmaları çok kısa sürede eski haline dönüyor. 

Mahreç: Haber Merkezi 

{ "vars": { "account": "G-3SZQ7JT08Q" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }