İzmir'de sosyal medyada yaptığı bir röportajla “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçunu basın yoluyla işlediği iddiasıyla, 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanan Dilruba Kayserilioğlu, bugün hakim karşısına çıktı. İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Dilruba Kayserilioğlu, yakınları ve avukatları katıldı. Hakim ilk olarak duruşmada iddianameyi okurken Kayserilioğlu savunmasında, "Konuşmalar bana ait. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, hiçbir kişinin partinin kurumun ismini zikretmeden, ifade özgürlüğü kapsamında bana sorulan yasaklarla ilgili kişisel açıklamalarda buldum. Sorgusuz sualsiz bir şeye desteğin kötülüğünü anlatmak istedim. Hiçbir partili, kişi, kurum veya kuruluşu kastetmedim. Düşünce özgürlüğü kapsamında yapılmış eleştirilerdir. Kin ve nefret amacıyla yapmadım. Fikirlerimi belirttim. Beraatımı istiyorum" dedi.
"Geri zekalı" sözleri soruldu
"Beyni emcüklenen geri zekalısınız" sözlerine vurgu yapan mahkeme hakimi, kimi kastettiğini sorması sonrası Dilruba, "Bir fikri soruşturmadan, araştırmadan konuşanlara ve onları destekleyenlere karşı söylenmiştir" dedi. Hakim, daha sonra röportajın ses kaydını dinletip, sanığın iddianamenin metninde yazılı sözlerin tamamını eksiksiz söylediğinin görüldüğünü belirtti. Sanık avukatı müvekkilinin beyanlarının ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu savunarak beraatını istedi.
Ceza talebi
Cumhuriyet savcısı da mütalaasının hazır olduğunu belirterek, sanığın konuşmasıyla “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” suçunu basın yoluyla işlediğini belirterek 4,5 yıl hapis cezası verilmesini istedi. Ayrıca sanık hakkındaki adli kontrolün kaldırılmasını talep etti.
"Pişmanlığım var"
Son olarak savunma veren Kayserilioğlu'nun avukatı Hüseyin Yıldız, "Önceki beyanlarımızı tekrar ediyoruz. Instagram yasağını savunanlar, sosyal sınıf, ırk, mezhep, cinsiyet değildir. Bunlar belirlenebilir bir grupta değildir. Kamu güvenliği açısından yakın ya da uzak bir tehlike de söz konusu da değildir. Burada somut tehlikenin aranması ifade özgürlüğünün güvence altına alınmasına ilişkindir. Yaşanan tehlike yoktur. Kamu güvenliği ve barışını bozan bir durum yoktur. Sıradan vatandaşın bu suçu işlemesi mümkün değildir. Suçtan kimin zarar gördüğü de belli değildir. Sosyal medya ve hayvan hakları yasağına farklı bir çok siyasi parti temsilcisi destek vermiştir. Suç unsurların oluşmadığından beraat talep ediyoruz" denildi. Mahkeme hakiminin kararını açıklamadan önce kendisine yönelttiği 'Pişman olduğun söylemin var mı?' sorusuna Dilruba Kayserilioğlu, "Söylediğim sözlerin farklı yerlere çekilip bana saldırı yapılacağını bilmiyordum; bu yönden pişmanlığım vardır" dedi.
7 ay 15 gün ceza
Mahkeme hakimi, "Sanık Dilruba'nın üzerine atılı kin ve düşmanlığa tahrik suçunun unsurları oluşmadığından beraatına, halkın bir kesimini alenen aşağılamak suçundan 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın bu eylemini basın yayın yolu ile işlemesi nedeniyle cezanın 1/2 oranında arttırılarak 9 ay hapis cezası ile sanığın cezalandırılmasına, iyi halden 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmasına karar verildi. Gözaltında bulunduğu sürenin cezadan düşünmesine karar verildi . Yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol kararının kaldırılmasına" ifadelerini kullandı.
"Suçsuz olduğuma inanıyorum"
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan Dilruba Kayserilioğlu, "Dava sürecimiz devam ediyor. Verilen kararla ilgili avukatlarım üst mahkemeye taleplerini sunacaklar. Hukuk mücadelemiz devam ediyor. Suçsuz olduğuma inanıyorum. Bundan hiç şüphem olmadı" dedi. Kayserilioğlu'nun avukatı Hüseyin Yıldız ise, "Türk Ceza Kanunu, müvekkilimize halkı aşağılama suçundan 7 ay 15 gün hapis cezası verilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Gerekçeli karar hazırlandıktan sonra bizler tarafından bir üst mahkemeye itirazlar yapılacaktır. Hukuk mücadelemiz devam edecektir. Bu karar beraata dönene kadar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz de Dilruba gibi bir müvekkilimizin suçsuz olduğuna, ifade özgürlüğü kapsamında, anayasal hakları kapsamında fikri açıklamasının cezalandırılamayacağını düşünüyoruz. O sebeple bu mücadeleyi önce iç hukuk yollarını tüketeceğiz. Akabinde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götüreceğiz" dedi.