Tüketici Hakları Derneği Başkanı Ergün Kılıç, asgari ücret tartışmaları sürerken madde madde 4 kişilik bir ailenin gider tablosunu sıraladı. Kılıç, "İnsanca yaşamanın koşulunun, 65 bin liranın üzerinde olduğunu düşünüyoruz. İnsanca yaşamın sağlanabileceği bir yaşamın olması gerekiyor" diye konuştu.

İşveren ve işçi temsilcileri arasında asgari ücret görüşmeleri devam ederken, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, asgari ücret taleplerinin 29 bin 583 TL olduğunu açıkladı.

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Ergün Kılıç, ANKA Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, TÜRK-İŞ'in 2025 yılı asgari ücret teklifi ile 4 kişilik bir ailenin gider tablosunu karşılaştırdı.

Kılıç, bu gider tablosuyla asgari ücretlinin ay sonunu getirme şansı olmadığına belirterek, "En aşağı insanca yaşamanın koşulu, 65 bin liranın üzerinde olduğunu düşünüyoruz. İnsanca yaşamın sağlanabileceği bir yaşamın olması gerekiyor" dedi.

TÜRK'İŞ'in asgari ücret teklifiyle 4 kişilik bir ailenin kasım ayı için açıkladığı açlık sınırına dikkati çeken Kılıç, ''Bu fark 10 bin TL...Bununla geçimi sağlanabilecekse büyük bir sürpriz olacak. Tüketici Hakları Derneği olarak hem TÜRK-İŞ’in hem de diğer sendikaların rakamlarını takip ediyoruz. Bazı sendikaların açıklamaları özelikle Birleşik Kamu İş Konfederasyonu yaptığı açlık sınırı açıklamasında 22 bin TL’nin üzerinde olduğunu biliyoruz. Bu sadece 4 kişilik bir ailenin beslenmesi ile ilgili bir değer. Bu insanların beslenmesi dışında herhangi bir insani ihtiyaçlarını karşılamayacak mı'' diye sordu.

4 kişilik ailenin madde madde gider tablosu: "Domates, salatalık lüks oldu"

Döviz kurları güne nasıl başladı? Döviz kurları güne nasıl başladı?

4 kişilik bir ailenin gider tablosunu çıkaran Kılıç, şöyle devam etti:

"Ankara’da Dikmen bölgesini baz alırsak, kira bedeli 15 bin TL. Ortalama su bedeli 250 TL. Çok iyi niyetle Elektrik faturasının bedeli 450 TL. 250 TL’den aşağı bir rakam telefon ücreti kaldı mı? Firmalar arasında rekabet de yok. CSM operatörleri aynı firma gibi çalışıyor. Ulaşımda da aylık bin TL gibi bir rakam ortaya çıkıyor. Zaten eksiğe düştük. 17 bin lira gibi bir rakamla geçinemiyoruz. Emeklilerimiz, asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız her gün sokakta feryat figan ediyor. ‘Geçinemiyoruz’ diye bağırıyor. Neden? Yaşamını anlatıyor. Peki bu insanlar sadece kira, su, elektrik ve ulaşımla mı sosyal yaşamını sürdürecek? Beslenmesi ne olacak? Eğitimi, ulaşımı sağlığı ne olacak? Tüketicilerin evrensel haklarından bir tanesi de temel ihtiyaçlarının karşılanması. Temel ihtiyaçlarımızda beslenme, eğitim, sağlık barınma var. Beslenmede 4 kişilk bir aile sadece 2 kilo peynir tüketse 500 TL yapıyor. Kilosu 200 TL’den aşağı zeytin kalmadı, 400 TL’de zeytin fiyatı oluyor. Koli yumurta, 100 ve 150 TL arasında tekabül ediyor. Ortalama 4 koli yumurta tüketilse 600 TL’yi bulacak. Bir aile günlük 4 tane ekmek tüketse, günlük 40 TL, aylık bazında ise bin 200 TL. Eğitimi baz aldığımızda, iki çocuk okutulduğunu düşünürsek 3 bin 600 TL’den aşağı servis ücreti yok. İki çocuk okutulduğunda 7 bin TL.

Kırtasiye masraflarını saymıyorum. Kahvaltıda domates, salatalık artık lüks oldu. Gerçekten tüketicinin hali, ülkenin hali perişan. Sinemaya gitmeyi, sosyal ihtiyaçları saymıyorum. Ortalama bu rakamların üzerine onları da koyduğumuz zaman yoksulluk sınırındaki bir ücret insanca yaşam ücretidir. Biz diyoruz ki, asgari ücret değil. İnsanın insanca yaşayacağı bir ücret. Onurunun zedelenmeyeceği bir ücret. Bunun adına asgari ücret mi dersiniz, buna asgari geçim mi dersiniz?" 

Bu fiyatlarla asgari ücretlinin ay sonunu getirme şansının olmadığını vurgulayan Kılıç, "En aşağı insanca yaşamanın koşulu, 65 bin liranın üzerinde olduğunu düşünüyoruz" dedi.

 "Devlet hizmetlerine yüzde 44 zam yaparken biz asgari ücret tartışıyoruz"

Üretim ilişkileri ve çalışanlar arasında da problem olduğunu söyleyen Kılıç, şöyle devam etti:

''Çalışanların kaynağından kesilen ücret de çok fazla. Bir çalışanın 1 Ocak’ta aldığı maaşla aynı yılın aralık ayında aldığı maaş aynı. Enflasyon ne kadar açıklamalarına baktığınız zaman. Zaten bu rakamlar tutmuyor. 2025 yılında yeniden değerlendirme oranları var. Bu ne demek, devletin asgari hizmetleriyle ilgili harçlarına, diğer vergilerine yapılan artış oranı. Bu da yüzde 43,93. Siz trafikte veya herhangi bir yerde bir kabahat işlediğinizde, otomatikman size bir de bunlar yansıyacak. Kamu ile ilgili yapacağınız her şeye yüzde 44 zam demektir. Devlet hizmetlerine yüzde 44 zam yaparken, biz burada 'asgari ücretliye yüzde 50 mi verilmeli, yüzde 25 mi verilmeli?' Zaten vermeden alıyor. 

Dezavantajlı gruplara yapılan yardımlar, lütufmuş gibi algılanıyor. Devletin sosyal hukuk devleti kavramı içerisinde alan bir yapılanmadır. Asgari ücret değil asgari geçim sağlanması için bir ücret ödenmeli. Bir kişi bir toplumda, kaç liraya yaşayabilir hesabının yapılması gerekiyor. O yapılırsa daha uygun olur.” 

"Asgari ücret değil, asgari geçim"

Tüketci Hakları Derneği Başkanı Ergün Kılıç,  Türkiye'de vergileme sisteminin de adaletli olmadığını vurguladı. Kılıç, şunları kaydetti:

''Dünyanın gelişmiş ülkelerindeki, vergi sistemi ile biz neden uyum sağlayamıyoruz? Vergileme sisteminin kazanç üzerinden yapılması gerekmiyor mu? Türkiye’de 80’li yıllara kadar sosyal devletin ağırlıklı olması nedeniyle dolaylı vergilerin vergileme oranındaki yapısı yüzde 67’si kazanç üzerinden, geriye kalan yüzde 33’ü de dolaylı vergiler. Dolaylı vergileri neden koyuyorlardı, özelikle yurt dışından ithal edilen ürünlerle içerideki ürünlerimiz rekabet etmesi ile ilgiliydi. Artık bir kazanç kapısına döndü. Herhangi bir temizlik malzemesi alacaksınız, bir şampuan aldığınızda yüzde 20 KDV ödüyorsunuz. Ülkenin sayılı zenginin evinden alınan elektrik vergisi de yüzde 10. İşi olmayan, konteynerde yaşayan insanın evinden alınan da yüzde 10 burada nerede adalet kaldı? Vergide bir adaletsizlik var. Biz hep anlatıyoruz, vergiler seçim rüşveti midir? Her seçim öncesinde, bir af çıkıyor. Bu af adaletli değil. Düzgün olanı koruyan bir sistem değil. Daha çok kaçırmaya eğilimli, vergi vermeyenleri koruyan bir durumdur." 

Kaynak: ANKA